ŞEMSKANLILARIN EKONOMİK POLİTİK VE TOPLUMSAL YAPISI ![]() Şemskanlılarda Aşiret sistemi yapı olarak feodal gelenekçi yapıdan bir adım daha ileride sayılır. Yani özellikle genç nesil sosyal yapıda olduğu gibi ekonomik yapıda da çağa uyum sağlamıştır veya çaba sarf etmektedir. Üretim ilişkileri ve tarzı da bunu göstermektedir. Sosyo ekonomik yaşam biçimlerine bakarken yaşadıkları alan ve birimler önem arz etmektedir. Çünkü ekonomik hayat ile yaşanılan bölge-alan ve yer arasında çok sıkı bir ilişki vardır. Bu ilişkinin açıklığa kavuşturulması, ekonomik yapının anlaşılmasına katkıda vermektedir.Nitekim Yaşadıkları coğrafyada aradıkları sosyal yaşam kaynaklarını bulamayanlar büyük metropollerde mücadelelerini vermekte ve çağın gereklerine ayak uydurmaya çabalamaktadırlar.Şemskanlı aşiretinde tam göçebe olarak yaşayan bir kabileye veya köye şimdi rastlanmamaktadır. Tam göçebe yaşama biçimi eskiden aşirete -özellikle yayla kültrüne hakim bir yaşama biçimi iken gün geçtikçe ve şartlar biraz daha iyileştikçe bırakılmış, günümüze gelindiğinde ise hemen hemen tamamen terk edilmiştir. Eskiden yaşanan göçebelik onlar için yayla hayatı demektir. Yaylacılık yazın serin ve yüksek dağlara çıkıp birkaç ay kaldıktan sonra soğukların başlaması ile, kışa doğru, tekrar köylere geri dönmekten ibarettir. Genel olarak yaşam tarzı yaşadıkları yer bakımından iki guruba ayırıyoruz. 1-Tamamıyla Şehirde Yaşayanlar: Bunlar şehire yerleşmiş olmalarına rağmen köyde de bazı olanaklara (arazi-hayvan v.s.) sahiptirler. Tamamıyla yerleşik olup “kentleşmişlerdir”. Giyim, kuşamları, yeme, içmeleri ve sosyal ilişkileri, şehir insanınki gibidir. 2. Köyde Yaşayanlar: Bunlar da yine yarı göçebe(yayla hayatı) ve yerleşik düzende yaşarlar. Şehirlerde yaşayanlar genelde ticaret ,işçilik ve kamu hizmetlerinde çalışanlardır. Köy hayatında yaşayanlar ise tarım ve hayvancılıkla uğraşırlar. Köyde yaşam ya tarlada yada hayvanların peşinde koşturmakla geçer. Sağımlık koyunlar, öğle ve ikindi olmak üzere, iki kez sağıma gelir. Sağım işini, ismine "Berivan" (koyun sağan) denilen kadınlar gerçekleştirir. Bir kişi koyunların başını tutar biri de koyunu sağım yerine doğru sürüp düzene koyar. Elde edilen sütlerden günlük yiyecekler çıkarıldıktan sonra arta kalanı yağ-peynir kurut yapılıp kışlık zahireye katılır. Böylece bir yandan yazın serinliğinde koyunlar -beslenip tavlanırken bir yandan da kışa hazırlıklar (kışın/yiyecekleri) yapılır. Yeterli derecede zahire tutulup, koyunlar beslendikten sonra soğuklar da yavaş yavaş bastırır. Onlarda kışa hazırlıklarını tamamlamış olurlar. AİLE HAYATI Sosyal hayatta Şemskanlılarda büyüklere saygı yaşamın olmazsa olmazıdır. Örneğin bir cemaat dediğimiz büyüklerin toplantısında büyükler izin verinceye kadar küçükler diz üstü oturur ve büyüklerin desturunu bekler.Burada saygı ön plandadır. Gelenek bunu emreder. Küçükler (Bazı istisnalar hariç) büyüklerinin yanında eşleri ile konuşmaz ve çocukları ile fazla ilgilenmezler. Keza gelinlerde büyüklerin yanında yüksek sesle gülmez, kahkaha atmaz ve bazen de yemek yemezler. Bu da saygı çerçevesinde olup geleneksel bir davranıştır. Ancak şehir yaşamında bu gelenek biraz daha esnektir. Şemskanlılarda kadının önemi ve yeri çok farklıdır. Kadın toplumda çalışan yaratan bir kişi olarak belli bazı fonksiyonlara sahiptir. Evi içerden yöneten köylerde kışlık, şehirlerde ise günlük veya haftalık yiyecek içecek gibi gıda harcamasını idare ve kontrol eder. Hatta erkekler gibi pazarlık edip mal alıp satabilme yetki ve hünerine sahiptir. Bir anlamda erkek ile eşit haklara sahiptir. Ataerkil bir aile yapısı gösteren diğer aşiretlere nazaran “nasıl olurda kadın erkek ile eşit olur?” prensibi çok nadir görülür. Bunu kadının yaşamdaki çalışmasına ve yaratıcılığına bağlamak gerekir. Örneğin, evin sevk ve idaresini yönlendirir, çobanlara ve hizmetçilere iş verir, onları denetler, sürünün sağımını ve gidişatını izler. Hasılı, fonksiyonları olan bir role sahiptir. Bütün bu işler onu erkekler karşısında konuşmaya, tartışmaya hatta etkin kararlar alma sürecine fiilen katılmaya hak kazandırır. Ayrıca Şemskanlı kültüründe kadınlar çocuklarına bakan onları yarınlara yetiştiren değerli analardır
KAN DAVASI
Maalesef diğer aşiretlerde olduğu gibi Şemskanlılarda da Kan davası tıpkı tedavisi imkansız olan bir hastalık gibi günümüze kadar süre gelmiştir. Bilindiği üzere; Kan davası, klan kabile veya aşiret üyelerinden birinin başka bir aile kabile (aşiret) veya klanın üyelerinden birini öldürmesi sonucunda meydana gelen düşmanlık halidir. Örneğin intikam almak kutsal bir görevdir. Ve aynı zamanda bir şeref meselesidir. Kan davasına karışmış birçok insan için gelenekler ve görenekler de ayrıca intikamcıyı teşvik eder. "kısas kıyamete kalmaz", "Gün geçer kin geçmez", kanla ödenir kan" şeklinde dile getirilerek gençlerin zihinlerine yerleştirilip öç almaya teşvik edilmektedir. Ancak şunu da belirtmekte fayda vardır.Yeni nesil artık bu geleneğe itibar etmemekte ve kan davası olanları barıştırma çabası göstermektedirler. Buna örnek olarak web sitemizde organize edilmesi düşünülen “Büyük Buluşma” platformunda öncelikle gençleri tanıştırma kaynaştırma, kan davası nedeniyle süre gelen husumetleri ortadan kaldırmaya yönelik fikirler bizzat sitemiz üyeleri gençler tarafından ortaya atılmıştır. Bu sevindirici bir durumdur. Kan davaları çoğunlukla barış ile son bulur. Barışma iki kanlı aşiretin veya ailenin bir araya getirilmesi ve kararlaştırılan yerde -ki bu yer çoğu kez, hasımlardan birinin daha ziyade ölü sayısının çok olduğu tarafın veya ailesinin evidir- yemek yenilmesi, karşılıklı el ya da yüz öpülmesi ve barış sözü verilmesi ile gerçekleşir. Barışma, toplumsal çatışmanın herhangi bir yazılı belgeye indirgenmeden ortadan kaldırılması yolunda yapılan bir anlaşmadır. Bu anlaşmanın "ilkesi ve kuralları şifahen (sözlü) belirlenir. Bu da sözün, bu toplumda ne kadar önemli bir yere sahip olduğunu gösterir. Bu norm, bir değer olarak ilhamını feodal geleneğin tarihsel süzgeçten geçerek gelip yerleşen kültüründen alır. Öte yandan barışmanın yanı sıra, kirvelik kurumu da kan davalarını önleyen başka bir unsurdur. Kirvelik sünnet olayında meydana gelir. Sünnet edilen çocukların kirvesi çocukların manevi babası, babalarının da kardeşi sayıldığından, aileler arasında güçlü bir bağ meydana gelir. Bu nedenle, bölgede yaygın olan kirvelik kan davalarının azalması ve önlenmesinde etkin bir rol oynamaktadır. Halk tarafından alınan bu toplumsal önlemler yanında devletin alacağı önlemler daha önemli bir fonksiyona sahiptir. EVLENME VE DÜĞÜN: Eskiden gelen gelenekte çoğunlukla görücü usulü ile evlilikler yapılmakta ve başlık parası alınmaktaydı. Yada gençler gizliden buluşur anlaşır ve birbirilerine aşık olduktan sonra devreye büyükleri sokarak izdivaçları gerçekleştirirlerdi. Nişanlılık süresince nişanlıların alenen buluşup el ele tutuşmaları geleneğe aykırı kabul edilmekteydi. Bu durum bazı yörelerde hala geçerlidir. Ancak günümüzde bu gelenek daha farklı, anlayışla karşılanmakta ve gençlerin buluşmasına veya düğün hazırlıklarını beraberce yapmalarına artık müsamaha gösterilmektedir.Ayrıca başlık parası da yavaş yavaş yerini ortak masraflara bırakmaktadır. Bayramlarda ev ev dolaşılır büyüklerin elleri öpülür, nişanlı gençlere çeşitli hediyeler alınır, küskünler barıştırılır. Gelin evi hediyeler alınarak ziyaret edilir. Kısacası Doğu kültürünün hakim olduğu şemskanlı toplumu da diğer aşiretler gibi gelenek ve göreneklerine sahip olup, özellikle genç kuşak ile kök nesil yani büyüklerimiz arasındaki zihniyet ve fikir ayrılığı çağın gerekleri doğrultusunda şekillenmektedir. Eskiye nazaran gençler şimdi kendi hayatlarını kurma ve düzenleme hususunda daha fazla özgürdürler. Artık yaşlı nesil yavaş yavaş onlara uyum sağlamaya çalışmaktadır. Netice olarak çağın gereklerine,sosyal gelişimlere ve ekonomik standartlara göre şekillenen hayatımızda kin,husumet ve düşmanlık yerine sevgi saygı ve ileri medeniyetlerle yarışan bir şemskanlı toplumu görmek hepimizin hayali ve düşüncesi olmalıdır. |
2775 kez okundu
YorumlarAyışığı Öz 24/11/2011 10:23 Yapmış olduğunuz bu değerli yorumunuzla ne denli medeni bir insan olduğunuzu gösterdiniz. Bu pozitif değerlendirmelerinizden dolayı Teşekkür ederiz Misafir - tebrikler 23/11/2011 23:21 yazınızı baştan sona okudum.sizi uygar ve medeni yaklaşımınızdan ötürü tebrik etmek isterim.kan davası ve bunun neticesi olan insan canına kıyılması,yüceler yücesi yaratıcımız Allah Teala Hazretlerinin indinde büyük günahdır.çünkü canları o yaratmıştır ve ancak o geri alır.kan davasına son veren ilk aşiret,ebedi yurt olan cenneti hak etmeye daha yakındır.çünkü affı ve cezayı yüce rabbine bırakmış demektir.merhamet göstermiş demektir.insan olduğunu hatırlamış demektir.nerede olduğumuz hakkında aslında fazla bşir bilgiye sahip olmadığımız dünya denen şu yerde bilim,fen,ilim yapacağımız yerde bir başka canlının kanını akıtmak kadar bir vahşet olamaz.bir karıncayı bile incitmeyen insanların yaşadığı bu dünya gezegeninde,acaba insan öldüren Yaratıcının gözünde hangi kategoriye girmektedir.lütfen artık bu saçma ve vahşi olay(bazıları buna gelenek demeye bile çalışıyor),daha doğrusu cinayet son bulsun.zaten dış düşmanımız oldukça fazla.içtekilere gerek yok.saygılarımla Misafir - |