Diyarbakır’da İslamiyetin Yayılışı ![]() Tarihi geçmişi asırlarca önceye dayanan Diyarbakır şehri, her döneminde Anadolu’nun en önemli şehirleri arasında yer almıştır. Şehir, Bizans’tan sonra asıl vatanları Yemen olan Arap unsurların göç edip Müslüman olmasıyla İslam devletlerinin en önemli şehirlerinden biri haline geldi (Zorlu, 2004: 858). Diyarbakır bölgesinin etnik yapısı İslamiyet’in ortaya çıkısından bir süre önce başlayan Arap kabilelerinin göçleri ve yerleşmeleri ile tamamlanmıştır. Bunun yanında insanlık tarihi içerisinde bir devlet kurup da bu bölgeye uğramamış hemen hemen hiçbir millet yoktur denilebilir (Ünalan, 2004: 169). Bu nedenden dolayı bölgeye gelmiş bu devletlerin ve milletlerin tarihine kısaca bakmamız gerektiğini düşünmekteyiz. Hazreti Ebubekir döneminde başlayan İslam fetihlerine onun ölümünden sonra Hazreti Ömer döneminde devam edildi (Diyarbakır Salnameleri, 1869–1905, DBB Yayınları, C.III: 381). Bu dönemde Bizans ordusu ve İslam ordusu arasında meydana gelen Yermük savasını Bizans ordusu kaybetti. İslam orduları, Suriye’yi fethetti ve hemen ardından Kuzey Mezopotamya’nın fethine girişti. Hazreti Ömer, bu fetih için Iyâz B.Gunm’u görevlendirdi. Diyarbakır, 639 yılında Iyâz b.Ganem’in askerlerinden Hâlid b. Velid tarafından beş aylık bir muhasaradan sonra fethedildi ( Yinanç, 1963, C.III: 606 ). Iyâz b.Ganem sehre vali olarak Sa’saa adlı sahsı gönderdi. Fakat Sa’saa fetih sırasında aldığı ağır yaralardan dolayı vefat etti. Onun ölümünden sonra Dımask,Humus, Diyarbakır, Cezire şehirleri birleştirilerek bölge valiligine Amir b. Sadullah-I Ensâri getirildi. İki yıl sonra, Cezire ve Diyarbakır ayrı vilayetler haline getirilerek idaresi Ömer b. Sürâke’ye sonradan da Zeyd b.Hanzâl’a verildi (Diyarbakır Yıllığı, 1973: 45). Hazreti Ömer döneminde Güneydogu Anadolu bölgesinin büyük bir kısmı İslam dinini kabul etmiştir. Bu dönemden sonra Diyarbakır, Mardin, Silvan, Hakkâri bir daha Bizans idaresine girmemiştir. Bu yüzden Türk sultanlarının doğuda ilk hedefleri bu şehirler olmuştur (Keskin, 1990, C.X: 28–30). Bu fetihlerden sonra Hazreti Ömer, 20 Haziran 644 tarihinde bir acem kölenin hançeriyle öldürüldü. Yerine Hazreti Osman halife seçildi.(Beysanoğlu, 1963, C.I: 101–104). Bu dönemde ayrı bir eyalet haline getirilen el-Cezire, Diyar-ı Mudar, Diyar-ı Bekr ve Diyar-ı Rabia olmak üzere üç vilayete bölündü (Toprak, 1999: 133). Diyar-ı Bekr valiliğinde yer alanlar Dicle nehri kenarında yasamakta olan Rebia kabilesinin bir kolu olan Bekir b.Vail kabilesi üyeleridir.Hatta Diyarbakır adının da bu kabileden geldiği düşünülmektedir (Yüksel, 2004: 459; _lhan, 1990: 213). Diyar-ı Bekr valiliğine bu dönemde Velid b.Ukbe getirilmiştir. _ki yıl sonra görevden alınan bu validen sonra vilayete Humus ve Kansrin de eklenerek vali olarak Âmir b.Sadullah-ı Ensari gönderildi. Beş yıl sonra ise vilayete bu seferde Cezire ilave edildi ve Sam valisi Muavîye b.Ebu Sûfyan bölge valiliğine getirildi. 653 yılında Cezire ve Diyar-ı Bekir ayrı vilayetler haline dönüştürülerek valiliğine Cerir b.Abdullah getirildi. 656 yılında Hazreti Osman sehit edildi ve yerine Hazreti Ali geçti. 657 yılında Cezire ve Diyarbakır valiligine Malik b.el-Ester getirildi. Sonradan Malik b. el-Ester, Mısır’a gönderilince yerine Sebib b.Âmir vali olarak gönderildi.(Diyarbakır Salnameleri, 1869–1905, DBB Yayınları, C.III: 77). Hazreti Ali, 24 Ocak 661 tarihinde İbn-i Mülcem tarafından hançerlenerek öldürüldükten sonra iktidar, Emeviler’e geçmistir. Hazreti Ali döneminde iç anlaşmazlıklar meydana geldi. Suriye valisi olan Ebu Süfyan’ın oglu Muavîye, Hazreti Ali’nin halifeliğini tanımamıştı. Bu yüzden iki taraf arasında meydana gelen 657 Sıffın Savasından sonra Muavîye, fiilen halifeliğe başladı. Fakat Muavîye’nin halifeliğini Irak ve Diyarbakır halkı kabullenemediler. Onlar, Hazreti Ali’nin oğlu Hazreti Hasan’a biat ettiler. Hazreti Hasan, Muavîye ile basa çıkamayacağını anlayınca halifelikten vazgeçti. 661 yılında Emevî Devleti kuruldu. Bu dönemden sonra el-Cezire bölgesi Emevî yönetiminin eline geçti. 662 yılında el-Cezire ve Diyarbakır valiliğine Habip b.Müslim getirildi. İki yıl sonrasında vali vefat edince yerine Abdurrahman b.Osman geçti.(Diyarbakır Yıllığı, 1973: 46). 683 yılında bu vali öldürüldüğü için Diyarbakır’da vali olarak İsa b. El-Harsi gönderildi. Aynı yıl Emevî tahtında bulunana Yezid öldüğü için yerine II. Muavîye halife oldu. II. Muavîye, Halifelikten feragat edince yerine Mervân geçti. Fakat Mervân’da 685 yılında vefat edince tahta Abdûl-Melik getirilmiştir. Bu dönemde el-Cezire, Diyarbakır ve Ermeniye birlestirilerek valiligine Abdûlmelik’in kardeşi Muhammed getirildi (Beysanoglu, 2003, C.I: 163). Bu dönemde Diyarbakır ve Cezire vileyetlerinde Haricî isyanları görülmeye başlanmıstır. Haricîlerin, el-Cezire isyanlarıyla ortaya çıktığı ve Diyarbakır bölgesinde de sufîler ve haricîlerin savaştıkları bilinmektedir (Demircan, 2004: 162). Azledildiği haberini alan Mervân isyan etti. Mervân’la basa çıkamayacağını III. Yezid, Cezire, Diyarbakır, Ermenya, Musul, Azerbaycan vilayetlerini bir emaret sekline dönüştürerek isyanı bastırması için ona verdi. III. Yezid’in ölümü üzerine yerine kardesi İbrahim halife seçildi. Bu sırada Mervân yeniden isyan etti. Sam’a kadar ilerledi. Sam civarında Emevî ordusu ile karşı karşıya geldi ve savası kazandı. 744 yılında Sam’ı zaptedip halifelik tahtına kendi oturdu (Diyarbakır Yıllıgı, 1973: 47). Emevî Devletinin bu son dönemlerinde ortaya çıkan hanedan çatışmaları, el-Cezire bölgesindeki haricî isyanlarını daha da arttırmıştır. (Demircan, 2004:163). Mervân çıkan isyanları bastırmak için altı ay uğraştı. Fakat 750 yılında Emevî Devleti yıkıldı. Emevîler döneminde Diyarbakır ve çevresi alabildiğine soyulmuştur. Bu yüzden Diyarbakır sehrinde Emevîlerden kalma hiçbir eser yoktur. (Diyarbakır Yıllığı, 1973: 47). Emevî Devleti yıkıldıktan sonra Abbasi Devleti kurulmuştur. Emevîleri yıkan ihtilaller sonunda hilafet Hazreti Muhammed’in amcası Hz.Abbas’ın soyundan gelen Abbasilere geçti. İlk Abbasi halifesi Ebu’l-Abbas 750–754 yılları arasında tahtta kalmıştır. El-Cezire bölgesi bu halifeyi tanımamıstır. Bu yüzden Urfa ümerasından İshak b.Müslim-el Ukaylî’nin etrafında birlesmislerdir. Çıkardıkları isyanı bastırmak amacıyla halife bölgeye kardesi Mansur’u gönderdi. Rakka ve çevresinde çıkan isyanı bastıran Mansur’a başarısından dolayı Cezire ve Diyarbakır valiligi verildi. Fakat babası vefat edince Mansur halife seçildi. Bu yüzden 754 yılında Cezire ve Diyarbakır valiliğine Humeyt b.Kâhtabe gönderildi. Abbasi Devleti, Türkler ve İranlıların yardımlarıyla iktidara gelmişti. Mansur, 775 yılında vefat edince yerine Hadî (785–786) ve sonra Harun Resit (786–809) halife oldu. Abbasiler zamanında Diyarbakır, Cezire vilayetine bağlandı. 803 yılında, Diyarbakır’da Abdüsselam adlı bir harici isyan etti. Fakat isyan bu dönemde Diyarbakır valisi olan Yahya b. Said-i Ukâylî tarafından bastırıldı. Harun Reşit’in ölümü üzerine Abbasi tahtına sırasıyla Emin (809–813), Me’mun (813–833), Mutasım(833–842),Vasık ( 842–847 ) ve son olarak da Mütevvekil (847–861) geçti. Bu halifeler döneminde Diyarbakır’a Halife Emin döneminde Abbas b. Musa ile Said b. Umran; Mutâsım döneminde Nasr b. Said, Abdullah b. Beşir ve Muhammed b.Maruf; Vasık döneminde Abdullah b. Zeyyad, Muhammed b. Abbas ve Daid b. Abdullah; Mütevekkil döneminde de Nasr b. Said, Ali b. Hakem, Ubeydullah b.Muhammed gönderilen valilerdendir. Halife Muntasır (861–862) zamanında Diyarbakır’a vali olarak Said b.Hüseyin ile Abdullah b.Yassar gönderildi. (Diyarbakır Yıllıgı, 1973: 48). Halife Mu’tez (866–869) zamanında Ebu-Fazıl b. İsa ile Abdurrahman b. Said Diyarbakır’da vali olarak bulundular. Bu dönemde Ahlât bölgesinin sınırında yer alan Sisat halkı yeni halifeye biat etmedikleri için, bunların üzerine Hatem b. Zurik gönderildi. Bölge halkının ileri gelenlerinin bir kısmı Diyarbakır’a gönderilerek burada öldürüldü (Yinanç, “Diyarbekir”, 1963, C.III, 607). Halife Mu’tez, 868 yılında _sa b. Seyh b. Selil-i Seybani’yi Diyarbakır’a vali olarak gönderdi. Bu Şahıs Halife Muhtedî (869–870) döneminde isyan ederek Diyarbakır’da otuz yıl kadar sürecek olan Şeyh Oğulları devletini kurdu.(Beysanoglu, 2003,C.I: 166). Diyarbakır bölgesine yerleşen Bekr b. Va’îl Araplarının çoğu Şeyban kabilesine mensupturlar. Bunların lideri _sa b. Seyh b. Selil, 849 yılında Azerbaycan’da çıkan isyanı bastırdığı için kendisine Suriye valiliği daha sonra da 868 yılında Diyarbakır valiliği verilmiştir. 869 yılında Abbasi tahtına Muhtedî oturunca İsa, isyan ederek bağımsızlığını ilan etti. Merkezi Diyarbakır olan Seyh Oğulları devletini kurdu. Otuz yıl kadar süren Seyh Oğulları Devleti döneminde Diyarbakır ve el-Cezire halkı zaman zaman birbirleriyle bazen de haricîlerle çatıştı. 880 yılında, Diyarbakır hâkimi İsa, Musa Zerra ve Hamdan b. Hamdun ile birleşerek, Beni Taglib, Beni Bekr boylarıyla ve diğer oymaklardan topladıkları kuvvetlerle Musul valisi _shak b. Kundacık üzerine yürüdüler. Nusaybin yakınlarında yapılan savaşta orduları ağır bir yenilgiye uğradı. İsa b. Kundacık, Diyarbakır’a geldi. Fakat şehri alamayınca Musul’a geri döndü. İki yıl sonra Diyarbakır hâkimi İsa vefat etti ve yerine oğlu Ahmet geçti. Onun döneminde Abbasi halifesi Mutezid, Diyarbakır’I kuşattı. 899 yılında kuşatmayla başa çıkamayacağını anlayan şehrin hâkimi Ahmet,halifeden aman dileyerek teslim oldu. Halife, şehrin Harput Kapısı civarındaki surların bir kısmını yıktırdı. Böylece Şeyh Oğulları Devleti sona ermiş oldu.(Diyarbakır Yıllığı, 1973: 49). 908 yılında halifelik makamına Muktedir geçti. Bu dönemde Musul ve Cezire valisi olan Ebulheyca 929 yılında vefat edince Diyarbakır bölgesine Muktedir,Ebulheyca’nın oğlu Hasan’ı ‘ Nasrûddevle ünvanı ile gönderdi. Böylece Diyarbakır bölgesinde Hamdaniler hâkimiyeti başlamış oldu (Diyarbakır Yıllığı, 1973: 50). Diyarbakır bölgesi Hamdanilere bağlandıktan sonra Nasrûddevle Hasan, Diyarbakır’da Ali b. Cafer’i bırakarak 926 yılından itibaren sık sık akınlar yapan Bizanslılara karsı savas açtı ve onları yenilgiye uğrattı. Kardeşi Seyfüddevle’yi Diyarbakır ve Diyar-ı Mudar bölgesine gönderdi. Kendisi de Musul ve Diyar-I Rabia’nın idaresinin üzerine aldı. Seyfüddevle Ali, Bizanslılarla girdigi uzun sureli savaşlar sonucunda onları geri çekilmeye mecbur etti. 942 yılında Bizans ordusu tekrar Diyarbakır bölgesine girdi. 950 yılında şehri kuşatan Bizanslılara karsı Seyfüddevle baskın düzenledi ve onları bozguna uğrattı (Diyarbakır Yıllığı, 1973: 50–51). 965 yılında Rumlar tekrardan Diyarbakır bölgesinde görünmeye başladı. Diyarbakır şehrinin etrafını talan ettikten sonra Meyyafarîkîn’e saldırdılar. Seyfüddevle onları bozguna uğrattı (Beysanoglu, 2003, C.I: 174–175). Seyfüddevle, 8 Şubat 967 tarihinde öldü. Diyarbakır bölgesini bir müddet oğlu Sa’düddevle Ebu-Meali Serif ve babasının yardımcısı Takî tarafından idare edildi. 968 yılında Bizanslılar tekrardan Diyarbakır bölgesine girdi. Şehrin etrafını yağmalandı. Bu sırada Taki ve Sa’düddevle bozuştular. Bu yüzden Diyarbakır bölgesini Musul emiri Ebu Taglip Gazanfer’e teslim edildi. O da yardımcısı Hazarmerd’i vali yaptı. 973 yılında Bizanslılar, Diyarbakır şehrini kuşattılar. Zor duruma düşen Hazarmert, Ebu Taglip’den yardım istedi. O da kardeşi Ebu’l-Kasım’ı yardıma gönderdi. İki ordu 4 Temmuz 973 tarihinde karsı karsıya geldi ve savaş sonunda Bizanslılar yenildi. Bizans kumandanı Meleh ve ordunun büyük kısmı esir alındı. 978 yılında Irak hükümdarı Büveyhoğullarından Adud’ud-Devle Musul’u Ebu Taglip’in elinden aldı. Bu sırada Adud’ud-Devle ‘nin yardımcısı Ebul Vefa Diyarbakır’I kuşattı. Bassız kalan şehir direnmeden gelenlere kapılarını açtı. Böylece Diyarbakır ve çevresi kısa bir süre için Bûveyhogullarının hâkimiyetine girdi.(Diyarbakır Yıllıgı, 1973: 5 ). Bûveyhogulları Devletine ismine veren Ebu Suca Bûveyh, İran’ın kuzeyindeki Gilan eyaletindendi. Deylem adı verilen dağlık bir bölgede yasayan halkın reisi sayılırdı. (Diyarbakır Yıllıgı, 1973: 51). Deylemler adıyla da anılan Bûveyhogulları devleti yıkıldıktan sonra kuruldukları bölgede Ravvadî adında büyük bir arap aşireti görülmüştür. 1029 yılında Türkmenlerin bölgeye akınlarından sonra bu aşiretin Siileştiği bilinmektedir. Ebu Sûca ölünce Ali, Hasan ve Ahmet adında üç oğlu kaldı.Bunlarda Ravvadî asiretinden etkilenerek sii olmuşlardır. (Sevgen, 1982: 15–16). Mervân Oğulları dönemi, Diyarbakır, Silvan, Ahlât, Erzen, Mardin, Siirt, Hısn-I Keyfa, Koçhisar, Maden, Gölcük, Atak, Ergani, Çermik, Savar ve Cizre gibi otuza yakın kaleyi içine alan bir bölgede baslamıstır (Ünalan, 2004: 171). Mervanoğullarının 984 yılında Humaydiya aşiretinin bir kolu olan Harbuhti oymağının liderlerinden Bâd tarafından kurulduğu söylenmektedir. Baska bir görüşe göre de Diyarbakır’da Bâd tarafından kurulmuş Sünnî Müslüman bir kabile olduğu sanılmaktadır.(İbn’ül-Erzâk, 1975: 70). Bâd, bütün Diyarbakır ve Diyar-ı Rabia’yı ele geçirmiştir.(Yınanç, 1963, C.III: 610). Ayrıca Bâd, Irak Bûveyh Oğulları emiri Aduddevle ile mücadeleye girerek fetih harekâtına başladı. Fakat Adud’ud-Devle’ye karsı başarısız olunca oradan uzaklaştı. Adud’ud-Devle’den affedilme sözü almasına rağmen oradan ayrılıp Diyarbakır sınırına yerlesti ve burada durumunu güçlendirdi. Bâd, bu bölgede ilk olarak Ercis’i sonra Ahlât ve Malazgirt’e hâkimiyetine alıp Mus’u yagmaladı (Keles, 2004: 209). Ayrıca Hamdan Ogullarıyla mücadeleye girisen Bâd, basarısız oldugu için 990 yılında öldürüldü. Bad’ın ölümü üzerine komutayı eline alan yegeni Emir Ebu Ali Hasan b.Mervân, Hamdan Ogulları kuvvetlerini mağlup edip daha sonra bütün Diyarbakır bölgesini ele geçirip Mervân Oğulları emirliğini kurmuştur.(Ersan, 2004:511). Ebu Ali Hasan b. Mervân öldürülünce yerine kardeşi Mümehhiddevle Ebu Mansur b. Mervân basa geçti (Ünalan, 2004: 177). Amid dısında bütün Diyarbakır’a hakim oldu. Fakat kısa bir süre sonra Mühehhidüddevle öldürülünce basa Nasıruddevle Ebu Nasr Ahmet geçti. Nasıruddevle Ebu Nasr Ahmet b. Mervân döneminde barış ve huzur ortamı oluştu. Basta Amid olmak üzere bütün ülkede kalkınma hamleleri görüldü. Nasıruddevle Ebu Ahmet b. Mervân’ın hükümdarlığı elli üç yıl sürdü ve 1061 yılında vefat etmesi üzerine devlet yıkılışa sürüklendi. (Diyarbakır Salnameleri, 1869–1905, DBB Yayınları, C.I: 389–390). Senem ÖZDOĞAN |
3964 kez okundu
YorumlarHenüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |