HAMİDİYE ALAYLARININ KURULUŞ AMACI VE BU ALAYLARDA GÖREV ALAN AŞİRETLERİN DETAYLI BİLGİLERİ ![]() Hamidiye Alayları’nın kuruluş amaç ve gerekçesi, değişik kaynaklarda farklı yaklaşımlarla ele alınıyor. Kimileri olayı sadece Ermeni ulusal hareketinin bastırılması, kimileri Rusya’ya karşı Kürt aşiretlerinin harekete geçirilmesi, kimileri İslam’ın dünyada egemen kılınması amacının bir parçası, kimileri bir türlü denetim altına alınamayan Kürt göçebe aşiretlerinin kontrol edilmesi gibi gerekçelerle olayı açıklıyorlar. M. S. Lazarev’e göre, Hamidiye Alayları ile Kürtleri Rusya karşısında güçlü bir askeri siper İran’a karşı saldırı aracı durumuna getirme amacının yanında Kürt “başi bozukluklari”nın önünü almak, Kürtlerin Türk idari makamlarının sıkı gözetimi altında durmaya alıştırmak, istisnasız bütün Kürt aşiretlerinin bağımsızlık durumunu yok etmekti. Bununla birlikte Hamidiye Alayları’nın Hıristiyan ulusal azınlıklarını, özellikle de Ermeniler’in yükselen özgürlük hareketlerine karşı kullanılmaları da amaçlanmaktaydı. 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’nda eksikliği hissedilen süvari gücünü telafi için padişahın şahsi ıslahatlar girişimi olarak Kürt vesair aşiretlerden süvari alayları kurdurup askeri nizam ve intizam altına alınması, bölgede göçebeliğin ve aşırılıklarının sona erdirilmesi olarak da sunulmaktadır. M. Van Bruinessen, Hamidiye Alayları’nın Kürtleri sultana bağlamak, “Doğu”da dengeleri devlet lehine değiştirerek aktif bir politika sürdürmek için oluşturduğunu belirterek Hamidiye Alayları’nın İngiltere ve Rusya’ya karşı alınan önlemlerden biri olarak gündeme geldiğini vurguluyor. Sultan Abdülhamid ise bu konuda şöyle demektedir: Rusya ile harb vukuunda disiplinli bir şekilde yetiştirilen bu Kürt alaylari, bize çok büyük hizmetlerde bulunabilirler. Zabit ünvani verdigimiz Kürt agalari ise yeni mevkileri ile övünecekler ve bir miktar zabti rapt altina girmeye gayret edeceklerdir. “Hamidiye Alayları” sonuda kıymetli bir ordu haline gelecektir. Bayram Kodaman, alaylarının kurulmasında rol oynayan etkenleri şöyle sıralamaktadır: Merkezi otoriteyi teşhis etmek, Kürdistan’da devletin etkin olabileceği yeni bir sosyo-politik denge kurmak, Aşiretlerden askeri güç olarak faydalanmak, Ermeniler’in faaliyetlerine engel olmak ve Müslüman halkla Ermeniler arasında göç dengesini temin etmek Rusların saldırısından ve İngiliz politikasından Kürdistan’ı korumak. Hamidiye Alayları’nın oluşturdukları koşullar ve kullanıldıkları alanlar dikkate alındığında, temel amaçlar olarak hem kendi içinde hem de Ermeniler’le birbirine kırdıltılması ve diğer devletlerle yapılan savaşlarda Hamidiye Alayları’ndan yararlanılması olgusu ortaya çıkıyor. Osmanlılar baskı ile Kürtleri ve aşiretlerini boğun eğdirtemeyeceğini anlayınca ve 1877-1878 yıllarındaki savaşlardan sonra, Ermeniler’in istiklal hareketlerini görünce, Kürtle olan ilişkilerinin şeklini değiştirmeye karar vermişlerdir. Bunun üzerine aşiret Kürtlerini nizamiye askeri kuvvetlere almaktan vazgeçerek bunları kendine mahsus şartlar altında teşkil edilecek askeri birliklere almak için planlar hazırladılar. Özel şartlarla teşkil olunan melis alaylarında askerlik yapmak üzere, hafif süvari alaylarına Kürtleri çağırdılar. Doğu Anadolu’daki Ermeniler arasında milliyetçiliğin yayılmaya başlaması ve ayrı bir devlet kurma yolundaki çabaların yoğunlaşması üzerine II. Abdülhamid, bu gelişmenin önüne geçmek ve Kürtlerin de bu akımlara kapılmalarını önlemek amacıyla 20 Ekim 1890 yılında çıkarılan bir yasayla kendi adıyla anılan Hamidiye Alayları’nı kurdurttu. Bu alayların komutanlıklarına aşiret reisleri getirilmişti, ayrıca tamamı da Sünni Kürt aşiretlerdendi. Bu aşamada Ermeni milliyetçiliginin doguşundan kisaca bahsetmekte fayda vardir. Büyük bir Gregoryen “milliyetiyle” küçük Protestan ve Katolik “milletlerine” bölünmüş olan Ermeniler, Anadolu’nun dogu vilayetlerinin altisinda oldukça büyük bir azinlik kesimini oluşturuyorlardi. Yüzyillardir bunlar Anadolu’nun dogudan batiya ulaşan önemli ticaret yollari boyunca göç etmişlerdi, öyle ki 19. Yüzyil’da büyük Anadolu kentlerini bir çogu ile Istanbul’da önemli yerleşim bölgeleri vardi. Yeni ortaya çikmiş olan milliyetçilik ideolojisi 1870’lerde kendisini Ermeniler arasinda hissettirmeye başladi. Berlin Kongresi’ nde bir Ermeni heyeti Anadolu’nun Dogu vilayetlerinde reform talebinde bulunmuş ama sadece Rusya’dan gönülsüz bir destek görmüştür. Sonra 1887’ de Cenevre’deki mülteci ögrenciler tarafindan Hinçak (çan sesi) adli radikal milliyetçi bir örgüt kurulmuş, bunu, 1890’da Tiflis’te kurulan ve daha ilimli ve daha büyük bir sosyal demokrat örgüt olan Taşnaksutyun (Ermeni Ihtilal Federasyonu) izlemişti. Bu komitelerin hedefi Ermeniler’in bagimsizligiydi ve terörist saldirilar yoluyla dünyanin ilgisini çekmeyi amaçliyorlardi. Hükümet buna, bazı Kürt aşiretlerini Hamidiye Alayları denilen, Rus Kazak birliklerinden örnek alınmış yeni gayri resmi birliklere almak suretiyle karşılık verdi. B: Alayların Kuruluşu ve Alayları Meydana Getiren Etnik Gruplar Başta II. Abdülhamid olmak üzere IV. Ordu Komutani Müşir (mareşal) Zeki Paşa ve valilerin aşiret reisleri ile kurduklari yakin ilişkilerin giderek artmasi, 1890 yillarinda Dogu Anadolu’daki politik durumun tehlikeli bir şekil almasi ve batili devletlerin bu bölge ile ilgilenmesi sonucunda, ilk defa Müşir Zeki Paşa aşiretlerinden askeri yönden faydalanma fikrini II. Abdülhamid’e telkin etti. Padişah ise projeyi uygun bularak desteklemeye karar verdi. Hamidiye Alayları’nın kurulmasıyla ilgili en erken tarihli belgeler 14-15 Nisan 1307 (14-15 Nisan 1891) tarihlerini taşımaktadır. Bu belgelerden anlaşıldığına göre, 1890 tarihinden itibaren “Hamidiye Alayları” Müşir Zeki Paşa’nin teşebbüsleriyle kurulmaya başlanmiştir. Alaylarla ilgili ilk matbu nizamname 1308 (1891) tarihinde çıkarılmıştır. Hatt-ı Hümayun olarak hazırlanan bu kanunun ilk maddesinde, Hamidiye hafif süvari alaylarını kuruluş gerekçesinde memleketin düşmana karşı savunulması işinin her ferdin görevi olduğu vurgulanarak, yumuşak ve teşvik edici bir dille aşiretlerin de bu savunmaya katılmaları gerektiği işaret edilmektedir. Ayrıca, bu bölgelerden şimdiye kadar asker toplanamadığı hakikati de ortaya konulmaktadır. Nizamname elli üç madde ve bir de sonuçtan ibarettir. Bölgeyi kontrol altında tutmak isteyen Osmanlı sultanı Abdülhamid tarafından 1891 de Kürtlerden oluşan “Hamidiye Alayları” kurulmaya başlandi. Kürt aşiretlerinin askeri gücünden oluşan bu alaylar Kürt ve Ermeni uyanişina ve Rus saldirilarina karşi kullanildi. Özellikle alayların kurulması için en uygun iki bölge seçilmiş ve bu bölgelerden başlanmıştır. Birinci bölge, Erzurum- Van arasındaki Rusya’ ya sınır olan yerlerdir. İkinci bölge ise Mardin- Urfa arasındaki çorak arazinin kuzey kısımlarında oturan aşiretleri içine alıyordu. Görüldüğü gibi Hamidiye hafif süvari alaylarını kurulmasına öncelik verilen bölgelerden Erzurum-Van hattının Rus tehlikesine, Urfa-Mardin hattının da İngiltere’nin politik amaçlarına karşı korunması amaç olarak seçilmiştir. Evvela, kurulacak alaylar dört bölükten az altı bölükten fazla olmayacaktır. buna göre her alay en az 512, en fazla 1152 kişiden meydana gelecektir. büyük aşiretlere bir veya birden fazla alay küçük aşiretlere ise bir kaç bölük kurma hakkı verilmekte, ancak kesinlikle alay kurulması ve eğitim maksadıyla aşiretlerin birleştirilmesi yasaklanmakta, merkezi otoritenin ve ordu komutanlarının emri ile, sadece savaş zamanında birleştirilmeleri öngörülmektedir. aşiretlere ve kabilelere dahil 17-40 yaş arasındaki bütün erkeklerin nüfus sayımı yapılıp bir deftere yazılarak Dahiliye Nezareti’ne, Hamidiye Umum Komutanlığına Merkez-i Ordu Hümayun’a bildirecekti. Hamidiye Süvari Alayı’nı teşkil edecek erkekler üç sınıfa ayrılıyordu: 17-20 yaş arası “Ibtidaiye”, 20-30 yaş arasi “Nizamiye”, 32-40 yaş arasi “Redif”sınıflarına dahil olacaklardı. Her alaydan iki çavuş Ordu’yu Hümayun merkezine gönderilerek “Mektep Alayı”’nda eğitime tabi tutulacak ve sonra İstanbul’ da veya başka bir yerde iki yıl hizmet yaptırılarak terfien alaylara gönderilecekti. Ayrıca her alaydan bir çocuk seçilerek İstanbul’a gönderilecek ve orada “Süvari Mektebi”nde tahsil gördükten sonra mülazımlık (teğmen) rütbesiyle memleketine ve alayına teslim edilecekti. Hamidiye Alayları elbise, hayvan ve eyer takımlarını kendileri tedarik edecekler ise de tüfek, cephane ve sancak devlet tarafından verilecekti. Söz konusu nizamnamenin hazırlanıp kabul edilmesiyle, Kürt aşiretlerinden alay teşkiline, Müşir Zeki Paşa’nın nezaretiyle hızla devam edilmiştir. Bu arada yani 1891 yılında pek aşiret reisi ve ileri gelenleri İstanbul’a gelenlere II. Abdülhamid’ i ziyaret etmiş ve bağlılıklarını bildirmişlerdir. İstanbul’ a gidemeyen aşiret ümera ve Rü’ esası da IV. Ordu Merkezi Erzincan’a giderek Müşir Zeki Paşa ile görüşmüşler ve onun vasıtasıyla padişaha sadakatlerini bildirmişlerdir. Bu alaylardan bir çoklarının başına, aşiret reisleri kendilerine maaş bağlanma, rütbe ve nişan verilmek suretiyle komutan tayin edildi. Aşiret ağaları da aynı suretle subay yapıldı. Alay haline getirilen aşiretler vergiden azat edildi. Yaptıkları adi suçlar hakkında bile mahalli mahkemelerin yetkileri kaldırıldı. Asker itibar edildikleri için davalarının harp divanlarında görülmesi kararlaştırıldı ise de bu da tamamiyle nazariyatta kaldı. Bir kez daha padişahin iltifat ve lütfuna mazhar olan bu Sünni aşiretler alevi aşiretlerle amansiz bir çatişma sürecine girmiştir. Bu çatişmalarin en uzunu ve şiddetlisi Karliova yöresindeki Cibran aşiretiyle Varto’daki Xormek-Lonan aşiretleri arasinda süregelmiştir. 1891’den 1908’e kadar süren bu aşiretler arasindaki çatişmada, diger aşiretlerin de katilmasiyla binlerce kişi ölmüştür. 1891 yılında 36 adet kurulan Hamidiye Alayları’nın sayısının, 1895 başlarinda 562ya çiktigini görüyoruz. Alaylara alay numarasini gösterir. 1’den 56’ya kadar numara verilmiştir, bunlardan sadece 51., 52., 53., 54., 55. Alaylar yakinliklari dolayisiyla Suriyede bulunan 5. Ordu’yi Hümayun’a baglanmişlardir. Diger 51 Ordu’ya bagli Hamidiye Alaylari’nin 20’sine Miralay(Albay), gerisine ise kaymakam (yarbay) kumanda ediyordu. 1889 Yılının sonuna doğru Türkiye Kürtleri 4. Ordu’da elli buçuk yani 210 süvari birliği teşkil etmişlerdir. Aynı zamanda Ordu gibi veya aynı görevi ifaya sorumlu Karapapaklar tarafından çıkarılan üç alay (14 birlik) ve Araplar tarafından çıkarılan 4 alay (16 birlik), Hamidiye Alayları’ne bağlıydı. Sason olayları üzerine 11 Mayıs 1895 tarihinde büyük devletlerin Bab-ı Ali’ye bir muhtıra vererek Ermeniler lehine derhal reform yapılması istekleri olmuştur. II. Abdülhamid bunun üzerine 1895’te Müşir Zeki Paşa’yı Anadolu Müfettişi Umumisi (Anadolu Genel Müfettişi) ünvanı ile bölgeye gönderdi. Ancak olaylar devam ediyordu. 1897’ye gelindiğinde Şakir Paşa ve Zeki Paşa bölgeye ilişkin genel bir rapor hazırladılar ve Aralık 1897 tarihinde Bab-ı Ali’ye gönderdiler. Bütün alayları yedi livaya ayıran Şakir Paşa ve Zeki Paşa liva merkezlerini, livaların hangi alaylardan meydana geldiğini ve aşiretlerin isimleriyle kaçar alay olduklarını göstermişlerdir. Söz konusu durum şöyle formüle edilmiştir.
| |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
12107 kez okundu
Yorumlarbiraz daha geniş bilgi 01/06/2015 09:13 özellikle garapapakların kurduğu alayların komutanlarını ve hangı köylerden kaç asker alığını,bunların kimliklerini açıklarmışız Misafir - |