Demokrasi, kanunlar nezdinde herkesin eşit haklardan yararlanması ve yaşamında uygulaması olarak tarif edilebilir. Düşünce, kendini ifade etme, seyahat, haberleşme vs olarakta örneklendirilebilir. Ancak demokrasi anlayışı üstünlerin kuralları çerçevesinde uygulanmamalıdır. Demokrasi çağlar boyunca kendisini üstün gören kesimin kendini ifade edemeyen, hakkını savunamayan, yada bir takım sosyo ekonomik nedenlerden dolayı üstünlerin demokrasi anlayışını kabullenen insanların teslimiyeti olarak ta uygulanmış, ve üstünler tarafından dışarıya demokrasi olarak lanse etmişlerdir.

İlk çağdan beri insanlar ırk, din ve dil ayrımı yüzünden birbirleri ile savaşmışlar, zenciler asırlar boyu Avrupa ve Amerika pazarlarında esir olarak alınıp satılmıştır. Batılılar sanayi devrimi ve çıkarları için asırlarca insanları ezmiş ve sömürmüştür. Milyonlarca insanın emeği bir ömür boyunca yalnızca boğaz tokluğuna yaşamak için harcanmıştır. Batıda insan haklarının ilk belgesi 15 Haziran 1215’de, İngiltere kralına kabul ettirilen “Magna Charta Libertatum”, Hürriyetlerin Büyük Beratı’dır. 1689’da elde edilen yeni haklarla güçlenen Magna Charta, İngiliz Anayasasının temelini oluşturur. Amerika’da 1776’da İngiltere’ye karşı yayınlanan “Bağımsızlık Bildirgesi” insan hakları ile ilgili ilk önemli belgedir. Bunu 1789’da Fransız Devrimi’nde yayınlanan “İnsan Hakları Bildirgesi” takip etmiştir.Bütün bu bildiriler esasen birer belge olmaktan ileri gidememişlerdir. Batının eski Yunan ve Roma’dan miras aldığı sınıflı toplum yapısı gelişen sanayi ile daha da güçlenmiştir.18. ve 19. yüzyıllar güç ve otoritenin insanlığı zorladığı, Avrupa’nın Afrika ve Asya toplumlarını köle ve esir edip sömürdükleri, mazlum insanlar için kötü dönemler olmuştur.

Şöyleki, kendisini demokrasinin öncüleri gibi gören ve hala  dünyaya demokrasi dersi vermeye çalışan avurpanın bu konuda mazisi oldukça karanlık ve kirlidir. Bakınız, Afrika ülkeleri daha yeni sömürge boyunduruğundan kurtulup, kabuğunu kırmakta ve  bağımsızlılarını kazanmaktadır.Ancak şu anda tamamı suyu sıkılmış posası dahi emilmiş bir meyve gibidirler, iliklerine kadar sözüm ona avrupalılar tarafından  emilen bu kara kıtanın kara talihli insanları demokrasi denince  ne anlıyorlar acaba.

Amerika Iraka demokrasi getirmek bahanesi ile bir girdi, pir girdi şu anda her tarafta kan gövdeyi götürürken tahminen bir milyon kadını dul ve yedi milyondan fazla çocuğu da yetim bırakmıştır.Bu ağır bilanço güya demokrasi için yapılmış..mış..!! Bu demokrasi aşığı Amerika İsrailin katliamlarına demokrasi penceresinden bakamadığı gibi İsraili kınayan ülkelere de aba altından sopa göstermektedir. En çarpıcı örneği İran'a karşı takındığı tavırdır. Amerikanın bu Çifte standart demokrasi anlayışına göre her şey demokrasi ve insan hakları çerçevesinde gelişmektedir. İsrailin elinde dünyanın en korkunç kitle imha silahları varken, İranın nükleer çalışmalarına müdahalesi ne  kadar demokratiktir. Yorumunu  siz yapın artık, tabiki İranın avukatlığı bize düşmez ama  genel anlamda söz demokrasi olunca ister istemez bir yorum yapma gereği hasıl oluyor.

Ülkemizde de demokrasi tam uygulanıyormu ve uygulanmıyormu bunlar ayrı tartışma konusu, ama atılan adımlar gerçekten umutvaridir ve geleceğimiz açısından son derece güzel şeyler olacağının habercisidir.

Kısacası bütün insanlar özgür doğdukları gibi, onur ve haklar bakımından eşit haklara, Akıl ve vicdana sahiptirler ve birbirlerine karşı kardeşlik zihniyeti ile hareket ederler. İnsan hakları ve demokrasi kültürü evrensel olarak insancıl düşünceyi geliştirmiş ve yaygınlaştırmıştır.  Herkese eşit hak sağlanması, ayrımcılığın önlenmesi, eşitlik ve adalet hukuk devleti düşüncesinin gelişimini sağlamıştır. Yaşama, özgürlük ve kişi güvenliği hakları, köleliğin ve işkencenin önlenmesi, yaşamın dokunulmazlığı, uyruk hakkı, evlenme hakkı, mülkiyet edinme ve sahip olma hakkı, düşünce, vicdan ve inanç özgürlüğü, düşünce ve anlatım özgürlüğü, yönetime katılma, sosyal güvenlik hakları, herkesin onurunun ve kişiliğinin serbestçe geliştirilmesi için gerekli düzenin sağlanması ve devletin kaynaklarıyla orantılı olarak gerçekleştirilmesi sorumluluğu birinci kuşak insan haklarının özünü oluşturur.Temel hak ve özgürlükler, sosyal, kültürel ve ekonomik haklar ise ikinci kuşak hakların alanıdır. Bu alanda; temel hak ve özgürlükler yaşama özgürlüğü, kişi özgürlüğü, kişi güvenliği, köleliğin ve işkencenin önlenmesi düşüncesi genişlemeli,. Demokratik, laik, sosyal hukuk devleti düşüncesi benimsenmeli, Devlet sorumluluğu güçlendirilmiş, eşitlik, adalet, özgürlük, akıl ve vicdan, katılım, kardeşlik, hoşgörü ve barışa dayalı ulusal ve uluslararası düzenin kurulması ve geliştirilmesi esas alınmalıdır.

Demokrasiden yana taviz verilmemesi dileği ile .. her şey gönlünüzce olsun..

.