![]()
MEMEDÊ KAZIM
semskiasireti@gmail.com
MODERN ASİMİLASYON VE ELDEN GİDEN KÜRT GENÇLİĞİ
04/11/2012
Gerek Abbasiler, gerek Persliler ve gerekse Osmanlılar döneminde lazım
olduğunda Kürtlerden çeşitli vaatler verilerek veya
feodal yapı desteklenerek amaçları doğrultusunda faydalanmışlardır.
Özellikle Abbasi ve Emeviler döneminde Moğol ve Pers
tehlikelerine karşı, Osmanlı döneminde ise Çaldıran savaşından önce İdrisi
Bitlisi' nın çabaları ile Şahismail'e karşı ve Osmanlının son
zamanlarında da Sultan Abdulhamit tarafından doğu cephelerinin korunması
maksadıyla Rus,İran ve Ermeni tehlikelerine karşı oluşturulan alaylar
ile kürtlerden ziyadesi ile yararlanılmıştır. İşleri bittikten sonra
da hem dillerinin hem de varlıklarının yok sayılması politikasını da hiç
bir zaman elden bırakılmamışlardır. Zaman zaman siyaseten, zaman zaman, baskı ,
bazen de din kardeşliği ve benzeri politikalar izlenerek sindirme, yok sayma ve
asimilasyon çalışmaları hep birinci amaçları olmuştur.Öncelikle İttihat ve
Terakki Cemiyeti ve Cumhuruiyetin ilk yıllarından da
neredeyse günümüze kadar özellikle Ulusalcı ve aşırı Milliyetçilerin yok sayma
ve asimilasyon çabaları da göz ardı edilemez.Ancak bu
bahsettiğimiz dönemlerde Kürtler için ne entrika ve dolapların döndürüldüğünü
artık herkes biliyor. Bu yok sayma ve asimilasyon çalışmaları günümüzde ise daha modern
yöntemlerle yapılmaktadır. Bakınız Prof. Dr. Yasin Ceylan bir
makalesinde meseleyi net şekilde şöyle özetliyor; Kürtleri Kürt kimliğinden
koparmak için çeşitli yöntemler denendi. Devletçe yürütülen bu politika,
önceleri Kürt diye bir kavmin olmadığı, Kürt dilinin de birkaç dilden oluşan
çakma bir dil olduğu teziyle ortaya çıktı. Daha sonraları, aynı politika,
Kürtlerin aslında Türk kökenli oldukları ama sonraları değişikliklere
uğradıkları iddiasıyla devam etti. Şimdilerde ise bu süreç, Kürtlerin var
oldukları, ancak dillerinin, sadece söz ve türkülerden ibaret olduğu ve bu
dilin kanunen, “bilinmeyen bir dil” olduğu noktasına geldi. Son zamanlarda ise
bu bir nevi Kürtlüğü imha politikasına, yeni bir halka eklendi: Devletin de
desteğiyle, çeşitli örtgütlü sivil toplum birimleri
tarafından gerçekleştiriliyor. Hedef, Kürteli’nde okul, dershane, Tv kanalı ve etüt merkezleri
açılarak, Kürtleri İslam ve ümmet birliği adına, kimlik iddiasından
vazgeçirmek, Kürt olan tüm özelliklerden soyutlamak. Tabii, nihai amaç, onları
Türkleştirmek. Diğer taraftan, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın, Kürtçeye
çevrilmiş Kuranı, imam ve vaizlerin eline vererek, Kürt illerine salma projesi,
bu entrikanın resmi olan versiyonudur. Diyor ve devam ediyor, Şunu
belirtmek isterim ki, Kürtlere birçok şey öğretebilirsiniz, ama İslam’ı
öğretemezsiniz. İslam’ı Kürtlere, Türkler öğretemeyeceği gibi, Acem ve Arap da
öğretemez. Çünkü Kürtler, Müslümanlığı çok iyi bilir. İslam’a sadık kaldıkları
için, ümmet kardeşliği için, ulus bilincinden vazgeçtiler. Bu tutumlarından
dolayı çok şey de kaybettiler. Çünkü aynı ümmetin diğer kavimleri, ümmet
kardeşliğini bırakıp ırk kardeşliğini çoktan seçmişlerdi. Lozan Antlaşması
müzakerelerinde, Kürt konusu gündeme geldiğinde, Osmanlı’nın Millet (din)
sistemi devreye sokulmuş, Kürtler ulus olma hakkından mahrum bırakılırken,
fiiliyatta ulus sistemi, Osmanlı vatanında, İttihat ve Terakki’den beri
uygulanıyordu. Cumhuriyetin kuruluşundan
80’li yıllara kadar, Diyanetin ileri gelen uleması, diplomasız ama medrese
icazetli Kürt mollalardı. İmam hatip okulu mezunları, ilahiyat mezunları, ancak
onlara talebe olabilirlerdi. Sarf, Nahiv, Fıkıh, Tefsir, Hadis, Belagat ve Fars
dilinde onlarla rekabet etmek mümkün değildi. İlahiyat profesörlerinin bile, bu
isimsiz âlimlerin evlerine gidip onlardan ders aldıklarını bilirim. İsmini
hatırlayamadığım bir yabancı gözlemci, “İslam âleminde bütün din kitapları imha
edilse, Kürt ulemasının hafızasındaki bilgiler, bu kaybı telafi etmeye yeter”
demiştir. İşte Said Nursi! Medrese tahsilini tam olarak bitirmemesine rağmen,
devrinin en önde gelen İslam âlimiydi. Onun bilgi ve hikmet derinliğine, tüm
kadrolarıyla, hangi şakirdi ulaşabilmiş? Nur Risalelerinde geçen “Kürt” ve
“Kürdistan” kelimelerini kaldırıp yerlerine başka kelimeler koymakla, ümmet
kardeşliği yerine Türk kardeşliğini koyarak, onun davasına ihanet etmiyorlar
mı? Bu kelimeler ne tür Şer’ii bir fetvayla iptal edilir? Nur hareketini siyasi
bir mücadeleye çevirip siyasetin tüm kirliliklerine bulaştırmak, İslam davasına
hizmet midir? Bir İslam idealistinin birinci görevi, çağımızın vebası olan
ulusalcılık milliyetçilikle mücadele etmektir. İslam dinini Kürtlere kimse
öğretemez derken, Kürt medreselerini ve Kürt mollalarını kastediyorum. Medrese
ve mollaların Kürt halkı üzerinde fevkalade etkisi vardı. İslami terbiye
esastı. Yaşlıya ve ilim ehline saygı yaygındı. Namusluluk ve mahremiyete
hürmet, bir Kürt gencinde aranan en önemli vasıftı. Kürt çocuklarına uygulanan
ırkçı ve inkârcı eğitim, onları bu terbiyeden kopardı. Diğer bir faktör
göçlerdir. Yerinden kopup göçmen statüsüne giren Kürt aileler, bu köklü
terbiyeden de uzaklaştırıldılar. Şehirdeki eğitimi de alamayan Kürt gençleri,
büyük şehirlerde, birer serseri mayın gibi,
her türlü kirli fiilin failleri haline getirildiler. Bu vahim durumun
müsebbipleri kimlerdir? Kürtlerin kendileri mi, yoksa onları adam (!) etmeye
çalışan efendiler mi? Müslüman bir Kürt’ü kendisiyle eşit görmeyen, herhangi bir sebeple, kendisini ondan üstün gören bir Türk, bir Arap, bir Acem gerçek bir Müslüman olabilir mi? İslam dininin, temel ilahi çağrısına ihtiyaç söz konusu ise, bu çağrıya muhtaç olanlar, yalnız Kürtler değildir. Türkler, Araplar ve Farslar en az Kürtler kadar bu ilahi çağrıya muhtaçtır. Prof.Dr.Yasin Ceylan bey'in yorumlarına ilaveten şunuda belirtmekte fayda var,Kürt gençliğinin bu şekilde heba olmasına zemin hazırlayanların bir diğer ortağı da bu gençlerin eline kan ve ateş bulaştıranlardır. Tarih bunun hesabını müsebbiplerinden soracaktır.
|
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
Darbeler ve Halkın İradesi - 19/07/2016 |
Darbeleri tarihe gömelim |
DIMDIM KALESİNİN SAVUNMASINDA MUHTEŞEM BİR KAHRAMAN:EMİRHAN BRADOST - 20/11/2014 |
Kürtler bir yıl bu kaleyi savundular. Sonunda savunmadan vazgeçip kaleden dışarı çıktılar. Kaleyi kuşatmaya alan orduyla şiddetli bir çatışmaya girip, sonuna kadar savaştılar |
Kürtler ile Diğer Müslümanlara yapılan Ermeni Katliamlarında Emperyalistlerin Rolü - 15/03/2014 |
Müslüman halkın evlerini ateşe verme, mallarını gasp etme, yağmalama, cami, medrese, tekke ve mektepleri yakma şeklinde gerçekleşen olaylarda,Rusların Ermenilere yardımı yanında Müslüman halkın kafalarını kılıç ile kesme, kızların namuslarını talan |
Dünyanın kaderini değiştiren Derin Yahudi gücü: Rothschild ailesi ve İsrail - 21/07/2013 |
Dünyanın kaderini değiştiren Derin Yahudi gücü:Rothschild ailesi ve İsrail |
Zerife Xatun Olayı ve Mala Kok Ağa ile Müslüman Kürtlerin Kanlı çatışmaları - 09/04/2013 |
Bu kültür içinde günümüzde hala anlatılan Çoban Ağa hikayesi Mala Kok Axa ve Zerife Xatun meselesi oldukça ilginç olaylar içermekteydi. |
2.Adulhamit'in Aşiret Mekteplerini Kurma Amacı ve Bu Okuldan Yetişen Ünlü Kürtler - 04/02/2013 |
2.Adulhamit'in Aşiret Mekteplerini Kurma Amacı ve Bu Okuldan Yetişen Ünlü Kürtler |
AĞRI İSYANINDA ALİCAN İLE SEYİTXANÊ KERR'İN ÇABALARI VE AKİBETLERİ - 02/01/2013 |
AĞRI İSYANINDA ALİCAN İLE SEYİTXANÊ KERR'İN ÇABALARI VE AKİBETLERİ |
STALİN’İN SÜRGÜNE GÖNDERDİĞİ KÜRTLERİN ACILARI VE YOLDA ÖLEN 50.000 KÜRDÜN TRAJİK HİKAYESİ - 29/09/2012 |
1936-1946 YILLARINDA STALİN’İN SÜRGÜNE GÖNDERDİĞİ YÜZ BİNLERCE KÜRDÜN ACILARI VE HAYATINI KAYB EDEN 50.000 KİŞİNİN TRAJİK HİKAYESİ |
VAN’IN YETİŞTİĞİ BÜYÜK DEĞERLER:KURDİ MUHAMMED AĞA EL –VANLI VE YÜZBAŞI HACO BEY - 12/05/2012 |
VAN’IN YETİŞTİĞİ BÜYÜK DEĞERLER:KURDİ MUHAMMED AĞA EL –VANLI VE YÜZBAŞI HACO BEY |
![]() |