Türkiye de yasal olarak tanınmayan Vicdani Ret  , birçok Avrupa ülkesinde kişinin tercihine özgü bir hak olarak tanınıyor, ve vicdani ret talebinde bulunan kişiler, her ülkenin kendi yasaları çerçevesinde  sivil hizmet alanlarında istihdam edilerek yükümlülüklerini tamamlamaktadırlar.

Vicdani ret;kişinin ahlaki tercih, dini inanç ya da politik nedenlerle askere gitmeyi ret etmesidir. Bu uygulama Avrupa ülkelerinde  rahatlıkla uygulanırken ülkemizde Türk Ceza  Kanunun 58. Maddesine ilişkilendirilerek "Her kim Türk Ceza Kanunu'nun 153 ve 161. maddelerinde yazılı suçlardan birisini ve 155. maddede yazılı halkı askerlikten soğutmak yolunda neşriyatta ve telkinatta bulunmak ve nutuk irad etmek fiillerini işleyecek olursa, milli mukavemeti kırmak cürmünden dolayı mezkur maddelerde gösterilen cezalarla cezalandırılır." Hükmüne istinaden vatana ihanet suçu kapsamında değerlendirilmektedir.

Avrupa da  ve Dünyada vicdani ret’in hukuki ve politik durumuna kısaca göz atacak olursak;

İngiltere ve ABD'de profesyonel orduya geçilmiş durumda. Yunanistan hariç bütün Avrupa Birliği üyesi vicdani ret hakkını tanımıştır. Yunanlı yetkililer de yakında bu yönde adımlar atılacağını bildirmişlerdir.

Alman Anayasası'nın 4. maddesi, 3. paragrafı: "Hiç kimse, vicdanı ile bağdaştıramayacağı silahlı bir savaş hizmeti olan askerliğe zorlanamaz." der. Ülkede sivil hizmet hakkı tanınmaktadır.17 Mayıs 1992 yılından beri İsviçre Anayasası'nda sivil hizmet hakkı bulunmaktadır. Fakat henüz bir kanun bulunmadığından, vicdani retçiler askeri mahkemelerle yüz yüze gelme zorundalar.

Avrupa ve dünyadaki bazı ülkeler Vicdani retçilerin taleplerini karşılamasındaki esas nedenlerini,Birey, emir almak ve vermek, itaat etmek ve hükmetmek istemiyor olabilir.Birey, emir almak ve vermek, itaat etmek ve hükmetmek istemiyor olabilir.Birey, şiddet kullanmayı ve insan öldürmeyi öğrenmeyi istemiyordur.Birey savaşlara karşı olabilir ve savaşların yürütücüsü olan ordulara hizmet etmek istemeyebilir.Birey, (Yehova Şahitleri örneğinde oluğu gibi) dini inançları gerekçesiyle her türlü şiddete karşı olabilir.Birey, politik görüşleri doğrultusunda ordusuz, sınırsız, devletsiz, özgür bir dünyada yaşamak istiyor olabilir, şeklinde açıklamaktadır.

Görüldüğü gibi bu ülkelerde Vesayetlerle değil bireylerin taleplerine göre yasalar düzenleniyor. Bizde ise hala Cunta  anayasasının arkasında durarak, halktan ve insan haklarından yana  olan yasaların  hazırlanmasına karşı çıkan zihniyetler var. Bunlar aşılmadıkça şu andaki mevcut yasamızla vicdani retçilerin talepleri veya yeni özgürlükçü bir anayasanın hazırlanması zor görünüyor, hatta bu hususta  yeni bir referanduma da gidilebilir.Bu uzak bir ihtimal değildir.

 Her ne kadar  Başbakan yardımcısı Bülent Arınç Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararı bizim için bağlayıcı değil dese de ,AİHM Büyük Dairesi’nin verdiği bu kararın bağlayıcılığı söz  olduğundan Türkiye’yi de bu hakkı tanıması konusunda köşeye sıkışmış durumdadır.