AĞLAMAMAK İÇİN AĞLATMAYACAKSIN.

Efendim malumunuz son günlerde en popüler konu şike olayları.

Baş aktör olarak Aziz Yıldırım, yardımcı rollerde  bazı yönetim kurulu üyeleri, bazı gazeteciler ve mafya babaları ve diğer şike şüphelileri kulüpler. Figüranlar ise  bilinçlendirilmemiş taraftar ve bazı kesimler.. vs....

Federasyonun etik kurulunun  kararlarını etkilemek için  Fenerbahçeden ve yandaş gazetelerden gelen  açıklama üstüne açıklamanın yanısıra sel olup akan göz yaşları. Ve Aziz Yıldırımın melodram içeren duygusal mektupları.

Bu göz yaşları gerek taraftar  ve gerek yöneticiler bazında her gün icra ediliyor. Ancak Türkiye Futbol Federasyonu Etik kuruluna ne kadar etki eder bilinmez. Bu iş tamamen Kuruldakilerin hukuku uygulayıp uygulamamaktaki basiretlerine ve  takım taraftarlığına bağlı olarak oluşacak duygusallıklarına bağlıdır.

Söz ağlamaktan açılmışken söylemeden edemiyor insan.Nede olsa dilin kemiği yoktur.

Çete kurup maç ve iddia  üzerine futbolcu ve hakemlere baskı kurarak tehdit ve şantaj yapanlar için , haksız yere küme düşürdüğü takımların göz yaşlarının dökülmesine sebep olanların  adaletin kılıcı önünde ağlamaya hakları yoktur. Şu ana kadar basına sızdırılan belgeler irdelendiğiğnde durumun hiçte iç açıcı olmadığı ortaya çıkıyor. Umut ediyoruz ki bu iddiaların hiç hiç biri doğru olmasın. Çünkü Türkiye futbol tarihine kara bir leke olarak yazılacaktır.

Elbette iddianame yazılmadan kesin  deliller açığa çıkmaz. Deliller net olarak ortaya çıkınca ak mı kara mı belli olacak.

Aziz Yıldırım ve bazı yöneticiler Trabzon başkanı Sadri Şenerin  tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmasını emsal göstererek Fenerbahçe başkanının da serbest bırakılmasını talep etmişler.

Ancak şunuda bilmekte yarar var.

Sadri Şener Şikeye teşebbüsten  yargılanıyor,Ancak  Aziz Yıldırım Hem şike yapmak, teşfik  primi vermek ve silahlı  örgüt kurarak  çıkar amaçlı kullanmak suçundan tutuklandı. Bu nedenle Aziz Yıldırımın durumu biraz daha vahim görünüyor. İkisininde suç teşebbüslerinde farklı durumlar söz konusudur.

Tekrar ediyorum. Ben çok iyi bir  Karşıyaka taraftarı olarak diyorum ki;İnşallah bu iddiaların hepsi  asılsız çıkar ve hem futbolumuz hemde güzide kulüplerimiz aklanır. Eğer bu iddialar doğru ise kanunların emrettiği en ağır cezayı almaları gerekir diye düşünüyorum. 

Galatasaray ise kasabı bekleyen kurbanlık koç gibi köşesine sinmiş ve kasabın ne zaman Allahu Ekber diyeceğini  bekliyor. Ve gülme komşuna gelir başına atasözünün kendileri için tecelli etmemesi için dua ile meşguller şu sıralarda.

Demek istediğim şudur; 14 nisan 2011 tarihine kadar olan yasaların  yetersizliği  nedeniyle, mafya medya  ve kulüp  yetkilileri iyi cirit attılar şikenin yolsuzluğun ve her türlü günahın mübah sayıldığı bir ortam içinde takımları ve bireysel çıkarları için çirkinliklerin  alasını yaptılar. Buna bütün kulüpler dahildir.

Eğer Spor barış ve kardeşliği temsil ediyorsa içinde pislik barındırmamalıdır.

Herkese Şikesiz günler dilerim