İnsanca yaşamak  herkesin hakkıdır. İster kürt, ister çerkez, ister türk, ister herhangi bir milletten olsun bu ülkenin nimetlerinden yararlanmak, özgürce, insanca, hakça  yaşamak ve  iliklerine kadar bu hazı hissetmek herkesin tabi bir hakkıdır. Bu hakkı kimsenin ipotek altına almaya hakkı yoktur. Keza inanç özgürlüğüde bir o kadar önemlidir ki, Alevi, sünni, Hıristiyan, Yahudi, ateist gibi insanlarında aynı şekilde inançlarını en özgür şekilde icra etmesi gerekir. Ancak başkasının inancınıda yok saymamalı yada aşağılamamalıdır. İnsanlık bunu gerektirir.Türkiyedeki Eğitim kurumları ile  inanç kurumları Kürt,Türk,Laz,Çerkez vs. insan toluluğunun vergi ve sosyal hizmetleri ile var olmaktadır. O halde bu kurumlar insanların hakkettikleri yaşam biçiminide sağlamak zorundadır. Farklı etnik kültürlerin yaşadığı ülkemizdeki halkların vergileriyle ayakta duran “Türk Milli Eğitim” politikasının “tek dil Türkçe” anlayışı da tartışılır bir politikadır. Resmi dil türkçe olsa bile diğer halklarda dillerini özgürce konuşarak günlük yaşamlarında kullanmalıdırlar. Hiçbir kürdün yaşamadığı bir türk mahallesinde bir kürt korkudan  kimliğini gizlememelidir. Bu insanın orada bu ülke hepimizin ama ben kürdüm, türkün  yerine getirdiği  vatadaşlık görevlerimi bende yerine getiriyorum. O halde bende varım ve  özgür bir vatandaşım diyebilmeli. Ülkenin yasaları O kişiye bu demokratik cesareti verilmelidir. Bir türkün bir kürdü vatandaş gibi görüp içine sindirmesini bir kürtte aynı şekilde  yapmalıdır. Kutuplaşma ve ötekileştirme geleceğimizi felakete taşır ve hergün cenazeler gelir. Bunu önmelenin tek yolu  başta devletin anayasada gerekli değişikleri yaparak tam demakratik sosyal  bir devlet anlayışının yaşama geçirmesi ile mümkün olur.Türkün türkten başka ve kürdün kürtten başka dostu yoktur veya türkiye türklerindir savsatalarını  silip atmamız gerekir.Çünkü bu ülke hepimizindir. 1974 yılındaki kıbrıs savaşındaka şehit düşen Muş Malazgirtli Alihan Demir ile Bursalı tabip binbaşının mezarları yan yana aynı şehitliğin içindedir. Bir amaç için şehit düşmüşlerdir.Şimdi sorarım statükocu ve  ırkçı insanlara bunlar niçin yan yana yatıyorlar.

Yıllardır  özellikle halkların ana dili üzerinden uygulanan  asimilasyondan sonra yapılması gereken şey, başta Kürtçe olmak üzere  pozitif  ayrımcılık uygulanmasının ortadan kaldırılarak özgürce kullanılması için anayasal güvenceye kavuşturlmalıdır. Demokrasinin ve realitenin  gereği budur. Bu ülke sadece Türklerin değil burada yaşayan  halkların ortak ülkesidir. Bu ülkeyi korumak insanlarının özgürce yaşamalarını temin etmek ortak bir vazife olmalıdır.

İnsanların yaratılıştan itibaren sahip oldukları hakların, güçlü olan tarafından  şekillendirilip dayatılması da uygarca bir anlayış değidir. Kişilerin inanç ve bireysel hakları devlet tarafından güvence altına alınmıştır ibaresi yazıda kalmamalı,  yazıldığı gibi gerçek yaşamada geçirilmelidir. Örneğin bir vatandaşın oğlu askere alınır ve şehit düşer ardından vatan sağolsun deriz.Ama bu askerin annesi yemin törenine baş örtülü oluğu gerekçesi ile içeriye alınmaz. Peki bu nasıl eşitliktir.…

Hep beraber, hakça, özgürce ve insanca yaşamaya gayret göstermeliyiz. Dayatma ve asimilasyon kutuplaşmadan öteye bir yarar sağlamaz.