Sabahat Tuncel'in attığı bu tokadı görünce, kolu ulu orta kırılan cüneyt aklıma geldi. dipçik yiyen seyfi geçti gözümüzün önünden...Bundan bir ay önce sivil polisin bir kadına attığı yumruklar, çocuğunu düşüren kadına yerde vurulan tekmeler... binlerce olay, görüntü. Yok yere mayına çarpan fidanlar ağlayan analar, cami avlusunda cenazelere yakılan ağıtlar tek tek geçti aklımızdan, vicdanımızdan...

Meğerse türkiye'de tsunamiye gerek yokmuş. Bir tokatlık ömrü var. Tepkinin dozunu kaçıran Bengi Yıldız da o taşı atsaydı nükleer etkisi olacaktı. Çünkü bu ülkenin durumu budur! taraflı medyanın vicdanı da patlamış bir reaktör gibidir. Asılacaktı kışkırtıcı yayınlara.

 
Her cennah kendi cephesinden bakarak  değerlendirme ve yorum yapabilir. Yediğimiz tokatların, dayakların hesabını biz biliyoruz diye düşünebilir. Sabahat Tuncel Sinirlerine hakim olmalıydı. Çünkü Milletvekili olmanın bir ağırlığı vardır. Kim bilir belki pişman olmuştur.

Kral Leonidas kendi topraklarında ona gözdağı veren ve senin kellen benim elimdedir, diz çök, itaat et diye haber gönderen zerxas'ın elçisine "this is sparta"  (Burası Sparta) diyerek kuyuya atıyordu onu. Sanırım bu mesajda bir çok anlam olduğunu anlamışsınızdır.

Tuncel'de sinirinin kurbanı oldu ama içinden "burası bizimde topraklarımız, kimsenin babasının sömürgesi değil" dediğine çok eminiz. Komiserde yanağında açmış olan güllerle hakkını mahkemelerde arasın. belki haklı çıkar ..

Bu ülkede barış içinde yaşamayı kim istemezki...