Nasıl olduysa bir gün papağanla ile bir  kargayı aynı kafese koymuşlar. Papağan bu durumdan hiç  hoşnut değilmiş.

karganın yüzüne  bakıp, bakıp;

- Aman Allahım ne kadar çirkin, sevimsiz ve uğursuz bir hayvan böyle. Allahım demiş ben ne günah işledim beni buna layık görüpte aynı kafase koyarlar. Keşke hiç dünyaya gelmeseydim, keşke birbirimizden  doğu ile batı kadar uzaklaşsaydık deyip yakınırken, işe bakın ki  kargada halinden  hiç memnun değilmiş.

- Allahım bu ne kötü bir alın yazısı , bu zalim bir kader ! Bana bunu nasıl reva görürsün Büyük Allahım. Bana yakışan bu mu?. şimdi eşimle bahçe duvarlarının üstünde seke seke  gezmek varken  beni bu mendebur hayvanla aynı kafese koymuşlar. Ben  ne günah işledimki benim bu kendini beğenmiş akılsız kuşla burada ne işim var . diye yakınmış

Bu Şirazlı Sadinin bir hikayesini niye anlattım biliyormusunuz?

Hayatta  sıklıkla gördüğümüz bazı olaylardan yola çıkarak, birbirine benzeyen, aynı şeylerden hoşlananlar birbirlerini severler. yani bir çuval altın ile bir avuç hayvan  pisliğini yanyana koyarsanız sinek pisliği tercih eder. Alimlerde cahillerden nefret eder aynı şekilde cahillerde alimleri sevmezler,  Alimin nasihatini dinleyeceğine cahil arkadaşının tavsiyesini yeğler. Alimin nasihatleri onlara angarya gelir. Boşunamı demişler davul dengi dengine çalar diye.

Kıssadan hise bu öğütlerden bir şeyler kapmayı unutmayın.