• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/semskiasireti
  • https://www.twitter.com/semski_asireti

SONSUZA KADAR BARIŞ, BİRLİK VE KARDEŞLİK İÇİN EL ELE

Üyelik Girişi
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi17
Bugün Toplam1112
Toplam Ziyaret16002787
ŞEMS KİMDİR
ŞEMSKANLILARIN TARİHİ
BÜYÜKLERİMİZ
DRAMATİK HAYATLAR
SİTEMİZİ BEĞENİN
Saat
Title of the document

1

Yakışıklı Süleyman'ın Acı dolu Hazin Sonu

Bu gerçek hikayede Genç Süleyman’ın  ibret verici yaşamı ve hunharca  katledilişini okuyacaksınız. Bu hikaye o kadar önemli ve sakıncalarla doludur ki, bazı kişilerin isimlerini değiştirmek zorunda kaldık. Zira Hem mağdur Süleyman’ın hem de karşı tarafın çocukları hala  hayatta olup farklı yerlerde yaşamlarını idame etmektedirler. Bu olay 1965 yılında Muş’un bulanık ilçesinin bir köyünde geçmektedir.

Süleyman 25 yaşlarında oldukça uzun boylu, sarışın ve yakışıklı bir delikanlıydı. Buraya Erciş ilçesinin Şarbazar köyünden gelmiş köydeki lakabı Şéxé Şarbazaré idi. Köyde başka bir şeyh ailesinden bir kız ile evlendiğinden dolayı buraya gelip yerleşmişti. Maddi durumu oldukça kötü olan Sülo, Kışlık yakacak ve  tandır yakacağını tedarik etmek için  bütün zamanlarını dağda kırda tezek ve geven  toplamakla geçirirdi. Kayın pederinin verdiği bir evde kalıyordu. Hanımı ise Süleyman  gibi yapılı bir bayandı ancak Süleyman’ın aksine  esmer tenli idi. Kızları ise  biri 5 diğeri’de 3 yaşındaydı. Tıpa tıp babalarına benziyorlardı. Kader bazen insanın yüzüne gülmedi mi bir daha da gülmez. İşte bu talihsizlik süleymanı’da  bulmuştu. O kadar kibar,dindar, yakışıklı ve çalışkan süleymanı eşi hiç sevmemiş ve sürekli kendisine  ihanet etmektedir.

 Süleyman’ın ise bundan hiç haberi yok ve karısına  çok güvenmektedir. Komşularda hiç farkında değiller. Çünkü Eşi ihaneti gayet  profesyonelce icra  etmektedir.

Süleyman’ın köydeki  en candan arkadaşı köy’ün gece bekçisi idi. Çünkü ikisinin de eşleri teyze çocuklarıydı.  Ekin ekip ve biçe zamanında hep müşterek çalışarak yardımlaşırlardı. Süleyman’ın eşinin ihanet furyası yavaş yavaş kıvılcımlar atmaya başlamış ve sinyaller vermeye başlamıştı. Bir gün Süleyman’ın eşi ile Bekçinin eşi  beraber  tezek yığını (Qalağ)  yaparken  köyden  işsiz güçsüz biri (ismi bizde saklı.ancak açıklayamıyoruz) karşıda Süleymanın eşi ile işaretleşirken  Bekçinin  eşi bunun farkına varmış ve  gözlerine inanamamıştı, nasıl olurda Süleyman gibi bir eşin varken  bu tipsiz cüce boylu adama kendini kaptırırsın demekten kendini alamadı ve Süleymanın  eşini kenara çekerek ne yapıyorsun aklını başına al, Süleyman gibi bir kocan var neden  adam demeye yüz şahit gerektiren bu tipsiz ve cüce adama bakarsın diye sorduysa da Süleymanın eşi gülümseyerek konuyu geçiştirdi. Artık Süleymanın eşinin  işi çığırından çıkardığı ayan beyan ortaya çıkmıştı. Günler böylece geçmiş mevsim Ağustos ayına gelmiş ve Süleyman işlerini bitirerek kışlık ihtiyaçlarını tedarik etmek için köylülerle beraber  kağnı arabalarından oluşan  konvoyla Malazgirt’e gitmişti. Aradan iki gün geçti köylüler hemen hemen tamamen evlerine dönmüşlerdi. Ancak Süleyman ortada yoktu.Süleymanın neden gelmediği  Eşine sorulduğunda, Süleyman’ın Erciş’teki anne babasının yanına gittiğini ve birkaç güne kadar geleceğini söylüyordu. Ancak aradan 10 geçmesine rağmen Süleyman’ın  hala gelmemesi bazı şüphelerin  ortaya  çıkmasına neden  olmuştu. Köyde yavaş yavaş kımıldamalar başlamış ve sağa sola sormaya başlamışlardı. Hatta Erciş’e adam yollayarak Süleyman’ın akıbeti hakkında soruşturuyorlardı. Ancak Süleyman’ın Erciş’e hiç gitmediği anlaşılınca şüpheler, çelişkili ifadeler veren karısının üzerinde yoğunlaşmaya başlamıştı.  Tez elden muhtar ve bekçi beraberce İlçeye gidip Jandarmaya haber verdiler. Jandarma köye  gelip, Süleymanın karısını  sıkıştırınca, gerçekler çorap söküğü gibi peş peşe geldi. Ve itiraf etti. Süleyman’ı öldürdüler dedi. Jandarma Kimin öldürdüğünü  sorunca  Falancanın oğlu S.. ( ismi bizde saklı ) ile babasının  onu öldürdüğünü ifade etti. Cenazesini de ilçe yolunda bir tarlaya gömdüklerini  söyleyince  oraya gidildi ve cenaze bulundu, ancak cenazenin süleyman’a ait olduğunu söylemek çok zordu, zira on beş gün boyunca Ağustos sıcağında kalan Ceset tanınmayacak kadar şişmiş, kurtlanmış ve hayvanlar tarafından kısmen parçalanmıştı. Cenaze köye getirildi, köylü cem’an oradaydı, kadınlar bir tarafa toplanmış ağlıyor bir yandan da  Süleymanın eşi ile dostuna lanet okuyorlardı.  Kokudan ceset’e yaklaşmak imkansızdı. Köy imamı Molla Abdulsamed cenazeyi yıkamaktan imtina etti, bunu yıkamak imkansız dedi ve başkasının yıkamasını istedi. Ancak köyün büyükleri araya girerek hocaya bir keçi vererek onu ikna ettiler ve cenaze yıkandı. Ertesi gün defnedildi.

Bütün bu olayların nasıl geliştiğini Süleymanın karısı  şöyle itiraf etmişti;

Süleyman Malazgirt’e  gidince dostuma haber verdim  eve geldi beraberce  evde kaldık ve Hayat boyu  beraber  yaşamak için Süleyman’in ortadan kaldırılması gerektiğini kararlaştırdık. Planımızı yaptık, onu öldürmek için bütün hazırlıklarımızı yaparak bekledik, ancak Süleyman planımızı bozdu bir gün önceden geldi. Süleyman  bizden şüphelenmiş ve programını bozarak  erken gelmiş ve ahırın penceresinden  gizlice girerek  yatağımızın başına geldiğinde dostumla ikimizde yataktaydık. Meğer dostumun  babasının de bu işten haberi varmış o anda o da içeri girdi biz süleymanla boğuşurken o arkadan süleymanın kafasına vurunca Süleyman düştü ve dostumla ikimiz üzerine atıldık, dostumun babası dışarı çıkıp nöbet tutarken biz içerde uzun boğuşmalar sonucu Süleymanı birçok yerinden bıçaklayarak  devirdik ancak henüz ölmemişti. Bana hep bakıp duruyor köşede uyanıp ağlayan kızlarıma bakıyordu. Sabah olmuş hala Süleyman’da can vardı, ancak şuuru  kapanmıştı. Onu ahıra sürükleyip ahırın yemliğinin  içine atarak  üstünü örttük. Dostumun babası cesedi bir gece  kimseye görünmeden  götürüp ortadan kaldırmamızı tembihledikten sonra  evine gitti. Bende kızlarıma babanız hastalandı onu hastaneye götürdük deyip kandırdım.  Ceset   dört gün boyunca  ahırda kaldı.Çünkü fırsat bulup ta çıkaramadık. Sonuçta  bir gece sabaha karşı cesedi gizlice  kağnıya yükleyerek götürüp İlçe yolunda bir tarlanın  içine gömdük. Bütün mesele bundan ibaret deyip suçunu itiraf etti.

Sonrasında Süleyman'ın  karısı ile dostu önce Muş kapalı Ceza ve Tevkif evine ardında da Diyarbakır ve adana ceza evlerine nakledildiler. Teammüden tasarlayarak adam öldürme suçundan önce müebbet  ardında da 24 yıl ağırlaştırılmış hapis ile tecziye edilen  yasak aşk failleri  1974 yılında Cumhuriyetin 50. Yılı münasebeti ile çıkarılan  genel aftan yararlanarak tahliye edildiler. Süleymanın eşi bir daha o köye dönmedi, bazı rivayetlere göre Diyarbakır genel evine düşmüş dediler, ancak bazı kişiler de onu ceza evinden  tanıyan bir gardiyan genel evden çıkararak onunla evlenmiş dediler. Ancak bütün bunlar rivayet aşamasında kaldı. Dostu ise tekrar köyüne döndü ancak karısı ve çocukları köyü terk edip gitmişlerdi. Halen nerede oldukları bilinmiyor. Naçizane bendeniz o köye gittiğimde  Kadının dostu olan zat fakirlik ve hastalıklarla  mücadele ediyor ve harman zamanı  köylülerden zekat istiyordu. Zekat veren de vardı vermeyen de vardı. Ancak hak ettiği kasvetli ve yoksul hayatı devam ediyordu. Süleymanın kızları ise  Süleymanın cenaze defin işlemlerinden sonra akrabaları tarafından Erciş’in Şarbazar köyüne götürüldüler.

Aradan yıllar  geçmesine rağmen  bu ibret dolu kötü efsane hala anlatılmakta  ve  kötü faili olan biri için Seninde akibetin Süleymanın karısının akibeti gibi olacak diyorlar. Kısacası bu olay, hayatta olmasını istemediğimiz ve asla tasvip etmediğimiz   bir musibet olarak hafızalara kazındı.

Bu olayda olan, hayat dolu yakışıklı Süleyman’ a  oldu, bir ihtiras  uğruna  bir aile dağıldı, bir Süleyman katledildi.

Umarız  bu olay’dan , bu yola meyilli insanlar bir ders çıkarır. Çünkü bir musibet bin nasihatten daha iyidir.

 

Derleme Memedé Kazım

 

www.semskiasireti.com



4669 kez okundu

Yorumlar

düzeltme     03/07/2014 07:48

(Sonrasın da bekçinin karısı ) değilde (sülonun karısı ve dostu olmalı) diye düşünüyorum. Selamlar. Van Çaldırandan Hüsnü YILDIRIM
Misafir - hüsnü yıldırım

.

H.Abdurrahman KEDALİ
(Bilgi, Sayfası)
DÜŞÜNDÜREN MİZAH KÖŞESİ
ŞAİR VE YAZARLAR KÖŞESİ




Site Haritası
FIKRA KÖŞESİ