Bu günlerde gündemde bedelli askerlik ve vicdani ret konuları tartışılırken araya birde Dersim meselesi sıkıştırıldı. Başbakan habire Dersim katliamını temcid pilavı gibi ısıtıp ısıtıp Kılıçdaroğlu’nun önüne koyarak  günlük polemik malzemesini  temin etmiş oluyor.

Kılıçdaroğlu ise durumdan oldukça rahatsız çünkü Dersim katliamını bir Dersimlinin unutması mümkün değil. Kendisi de bu işin peşine düşmek istiyor ama katliamın birinci müsebbibi başında olduğu CHP’dir. Ve  o dönemde tek siyasi parti CHP idi.  Hali hazırda bu partinin de genel başkanıdır. Dolayısı ile bindiği dalı kesmekten korkuyor. Partinin tabanını elinde bulunduran ulusalcı gücün ona nasıl bir tavır koyacağını bildiği için hep kaçak güreşiyor. Esasında  Dersim meselesinde en fazla sesini yükseltmesi gereken kendisi  olması gerekirken ,  çıkıp biz kuvayi milliye ruhunu taşıyoruz üç evladımı kuvai milliye ruhu ile yetiştirdim diye diye bas bas bağırarak parti tabanının tek hakimi olan ulusalcı milliyetçilere ben dersimliyim ama sizin gibi düşünüyorum ve kimse beni bu işe bulaştırmasın mesajı veriyor.

Her ne olursa olsun 60.000 kişinin hayatına mal olan dersim katliamı unutulacak veya kozmik arşivlerde gizlenecek bir konu olmaktan çıktı artık. Mızrak çuvala sığmıyor, birileri örtbas etmeye çalışsa da başka biri ucundan tutup gündemin ortasına  koyuyor.Bu pilav daha çok su çekecek gibi duruyor. Öyle olması gerekir bence.

Tamam, Dersim meselesini anladık ve araştırılmasından yanayız. Ancak mesele sadece Dersimmidir.? Peki ya şunuda sormak gerekmez mi acaba?

Neden birileri çıkıp ta şu Ağrı isyanında devlet tarafından öldürülen    42.000 kişi ile Zilan deresi katliamında  kırkbeş  köyden toplatılarak otomatik silahlarla, bombardıman uçaklarıyla ve tarihte eşi benzeri görülmemiş sadist işkence usulleri ile  tarih sahnesinden silinen 15 bin kişinin öldürüldüğü katliamların tarih kayıtları ile yüzleşmek istemiyor.Nerede ağrı, muş, Bitlis ve Van siyasileri.

Ağrı kökenli Adıyaman Milletvekili Mehmet Metiner Dersim katliamı arşivleri ile yüzleşme kampanyasında oldukça aktif rol üstlenmiş olduğunu görüyoruz. Konuyu televizyon programlarında tartışıp duruyor. İyi yapıyor ancak Kökeni Ağrılı olan sayın Metiner’in Zilan Deresi ile Ağrı  meselesini de aynı hararetle savunmasını ve gündeme taşımasını beklerdim.

Evet Dersim katliamındaki vahşeti unutmak mümkün değil ama Ağrı ve Zilan deresi katliamları arasında ne fark var. Her ikisinde de binlerce insan öldü ve bir o kadarıda sürgün edildi.

Ben şahsen Zilan  katliamının  göz ardı edilmesini Dersim meselesini kaşıyanların samimiyetsizliğine bağlıyorum. Eğer tarih ile yüzleşecek isek sadece Dersimi değil Zilan Deresi katliamını da hatırlayalım.

Hamile kadınların karınlarının deşildiği, bebeklerin süngülerin ucunda can verdiği zilan deresi katliamını meclis gündemine taşıyacak bir baba yiğit yok mu şu mecliste. Yok mu bu işe el atacak Yürekli biri acaba. Çok merak ediyorum.