• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/semskiasireti
  • https://www.twitter.com/semski_asireti

SONSUZA KADAR BARIŞ, BİRLİK VE KARDEŞLİK İÇİN EL ELE

Üyelik Girişi
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi13
Bugün Toplam1232
Toplam Ziyaret16002907
ŞEMS KİMDİR
ŞEMSKANLILARIN TARİHİ
BÜYÜKLERİMİZ
DRAMATİK HAYATLAR
SİTEMİZİ BEĞENİN
Saat
Title of the document

1

Abdulbari Keklik'in Dramı

 
 
Hicri 1328  Miladi:1909 yılında Erivana Bağlı  Tezekend  köyünde dünyaya geldi. Daha bir yaşına  girmeden annesi Zeynep vefat edince çok geçmeden Babası Şemskanlı Sofi  Mıhemedé Davo  ikinci evliliğini yine Şemskanlı olan  Gülizar Hanımla yaptı. Gülizar Abdulbari'yi kendi evladı bağrına basarak evlatları Abdulbaki ve Fatma ile beraber büyüttü.7 yaşına  kadar hayatı yazın Elegez yaylasında, kışın ise tezekend'de geçti.Abdulbari'nin ailesi İran'ın Khoy (Xoy) Sekbanabad ve Kotur bölgelerinden  1639 yılında kasr-ı Şirin Antlaşması sonrası  Eski ata toprağı olan Erivan  civarına  göç etmişti.1915 yılında  Enver Paşa'nın komutasındaki 9. Tümenin Rusyadan çekilmesi ile  yaşadıkları topraklarda yaşama imkanları gittikçe zorlaşıyordu.Çünkü Osmanlı ordusunun çekilmesi ile yönetim  Rusya destekli Ermenilerin eline geçmişti. Her gün  tehditler alıyor, malları gasp ediliyor, hatta  bazı ailelerin genç kızları ve kadınları  cebren  kaçırılıyordu. Artık yaşama şanlarının iyice zayıflaması ile 1916 yılında  bütün akrabalar toplanarak göç etmeye karar verildi. Hem Talin tarafındaki akrabaları, bazı Beski aşiretinden  haneler ve Brukanlılar olmak üzere  1916 yılının  yaz aylarında  göç başladı. O zamanlar yetim Abdulbari  henüz 7 yaşını doldurmak üzereydi. Büyük meşakatli bir yolculuktan sonra Aras sınırındaki  Cemalverdi köyüne ulaştılar. Abdulbarinin ağabeyi Abdulhadi anılarında Abdulbarinin çok özel bir yeri vardı. Hatıralarında göç'ü anlatırken şöyle diyordu;Aras Nehri  kenarına geldiğimizde   Ruslar tarafından yakılan  ahşap köprüden geçtikten sonra  Abdulbarinin  suyun öbür tarafında kaldığını fark edince içim burkuldu, kendimi suyun öbür tarafına nasıl attığımı hatırlamıyorum. Sadece Abdulbariyi sararken göz yaşlarımın yanaklarımdan süzüldüğünü hatırlıyorum.Abdulbari henüz bir yaşında iken annemizi kaybetmiştik. Bende Abdulbarinin yeri başkaydı, diyerek göç  yolculuğunda gördükleri eziyetleri ve Abdulbari'ye olan bağlılığını anlatıyordu.
Türkiye topraklarına ulaştıklarında önce Bitlis'in Tatvan  İlçesinin Küçüksu (Kotum) Sonra Patnos'un Kosa  köyüne  göçtüler. Abdulbari babası Sofi Mıhemedi tahminen  1920 yılında burada kaybetti. Geçim şartlarının burada elverişli olmaması nedeni ile 1921 yılında önce  Muş'un Bulanık İlçesinin Mescitli Köyüne  kısa bir süre sonra da Bulanık ilçesinin Kekeli(Kırkgöze) Köyüne  göç ettiler. Abdulbari burada büyüdü ve  26 yaşına geldiğinde Mala Şéxé Çiplax ailesinden Mıhoyé Feqi'nin  kız kardeşi Hazal ile nişanlandı. Ancak kader Abdulbariye o kadar acımasız davranmıştı ki, 1936 yılının Temmuz ayında  düğünlerine az zaman kala Kendi akrabaları ile aralarında cereyan eden müessir bir olay yüzünden attığı bir taşın akrabasının başına isabet etmesi sonucu akrabasının hayatını kaybetmesi ile Kardeşi Abdulbaki,Amcası oğulları Hasan ve Hüseyinle  Muş Ceza evine nakledilerek tutuklandılar.

Abdulbari ve Kardeşi Abdulbaki Muş Ceza Evi önünde

Abdulbarinin hem Nişanlısı Hazal için hemde çok bağlı olduğu ağabeyi abdulhadi için endişeleri günden güne içine dert olmaya başladı.Çünkü Nişanlısı baba evinde kalmış Abdulhadi ise  tek başına kandavası içinde kalmıştı. Çok geçmeden Abdulbari hastalanarak yataklara düştü ve 1939 yılında  amansız  kanser hastalığına  yenik düşerek hayatını ceza evinde kaybetti. Mezarı  Muş ilindedir.

Abdulbarinin vefatı aileyi derinden yaralamıştı. Kız kardeşi Abdulbari için kendi  saç örüklerini kemiş ve ölünceye kadar saklamıştı. ölümünün üzerinden  48 yıl geçmesine rağmen Fatma  hergün ağlayıp muradını almadan ölen kardeşinin yasını tutuyordu. Abdulbari hapse giderken Hazal'ın kendisine verdiği  Şer'i  (Şer:Kadınların başına örttüğü Bir çeşit yazma) kardeşi fatmaya teslim ederken şu mısraları  mırıldamıştı:
Mın şere standıbu jı bajara  Madané
Bist penç kurış dayıbu jı bona  Reşiyé 
Şeré bıme  badané
Delalıya dılemin nızane qedré Şeré gırédane

Abdulbari ile nişanlısının evleri karşı karşıyadır. Aralarında  küçük köy merası vardır. Abdulbari zaman zaman   duvarın üzerine oturup Hazal'ı  mer'anın karşı tarafından izlerken  Erivan radyosunun Meşhur türkülerinden Wey dıl klamını hep söylermiş.

Wey lo lo  wey lo lo  helo dılo
Weylo dılo merumo ezé iro Teyrım 
wé sıbé jı kula derdara  teyreki reşim
Ax malin gundino loma lı mın nekin 
perré mıné weşyane kanadé mın şıkestıne
Ez nıkarın lı ser sura Diyarbekiré da bımeşim
wey dıl wey dıl

Hazal Abdulbari'yi hapisten çıkıncaya kadar bekleyeceğini defalarca  çevrersine anlatmıştı. Ancak Abdulbarinin  zamansız vefatı ile dünyası bir kez daha yıkıldı. Aylarca yas tuttuktan sonra  Hazal'ı Söğütlü köyünden bir'i ile evlendirdiler , ancak bir kaç ay içinde Hazal'da daha fazla dayanamadı ve o da hayata veda etti. Görgü tanıklarının  anlattıklarına göre,vefatından  dakikalar öncesinde  Fatma'nın   Abdulbarinin kendisine verdiği Şer'i  Hazal'a verdi . Hazal Şer'i yüzüne kapatıp kokladıktan bir müddet sonra arkasından evlat bırakmadan  vefat etti.

Abdulbari'nin ağabaeyi Abdulhadi 28 Şubat 1965 yılında vefat ederken son nefesinde bile Abdulbarinin Erivan'dan göç ettiği sırada Aras nehrinin öbür tarafında kaldığında  kendisine bakışlarını   ve gözlerindeki umutsuz bakışlarını hiç unutamadığını söylemişti. Abdulhadi'nin bir şeyi yapıp  yapmama konusundaki en dönülmez ve nihai yemini şöyle idi "Bı brina  Hefsa Muşé Sond dûxum" yani Muş hapishanesindeki  yaraya yemin ederim sözü en büyük yemini idi.
                              
 
 Derleme:Memedé Kazım
Kaynak: 1-Kazım Keklik
            2-Z.Rende
            3-F.Ayhan
UYARI: Bu sitedeki bütün materyallerin her hakkı saklıdır. İzin alınmadan ve kaynak gösterilmeden alıntı yapılamaz ve kopyalamak suretiyle elektronik ortamda kullanılamaz ve kitaplaştırılamaz. Not:Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir. Yazılan yorumlardan www.semskiasireti.com hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz...


4200 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın
.

H.Abdurrahman KEDALİ
(Bilgi, Sayfası)
DÜŞÜNDÜREN MİZAH KÖŞESİ
ŞAİR VE YAZARLAR KÖŞESİ




Site Haritası
FIKRA KÖŞESİ