Abdulbari Keklik'in Dramı![]() Hicri 1328 Miladi:1909 yılında Erivana Bağlı Tezekend köyünde dünyaya geldi. Daha bir yaşına girmeden annesi Zeynep vefat edince çok geçmeden Babası Şemskanlı Sofi Mıhemedé Davo ikinci evliliğini yine Şemskanlı olan Gülizar Hanımla yaptı. Gülizar Abdulbari'yi kendi evladı bağrına basarak evlatları Abdulbaki ve Fatma ile beraber büyüttü.7 yaşına kadar hayatı yazın Elegez yaylasında, kışın ise tezekend'de geçti.Abdulbari'nin ailesi İran'ın Khoy (Xoy) Sekbanabad ve Kotur bölgelerinden 1639 yılında kasr-ı Şirin Antlaşması sonrası Eski ata toprağı olan Erivan civarına göç etmişti.1915 yılında Enver Paşa'nın komutasındaki 9. Tümenin Rusyadan çekilmesi ile yaşadıkları topraklarda yaşama imkanları gittikçe zorlaşıyordu.Çünkü Osmanlı ordusunun çekilmesi ile yönetim Rusya destekli Ermenilerin eline geçmişti. Her gün tehditler alıyor, malları gasp ediliyor, hatta bazı ailelerin genç kızları ve kadınları cebren kaçırılıyordu. Artık yaşama şanlarının iyice zayıflaması ile 1916 yılında bütün akrabalar toplanarak göç etmeye karar verildi. Hem Talin tarafındaki akrabaları, bazı Beski aşiretinden haneler ve Brukanlılar olmak üzere 1916 yılının yaz aylarında göç başladı. O zamanlar yetim Abdulbari henüz 7 yaşını doldurmak üzereydi. Büyük meşakatli bir yolculuktan sonra Aras sınırındaki Cemalverdi köyüne ulaştılar. Abdulbarinin ağabeyi Abdulhadi anılarında Abdulbarinin çok özel bir yeri vardı. Hatıralarında göç'ü anlatırken şöyle diyordu;Aras Nehri kenarına geldiğimizde Ruslar tarafından yakılan ahşap köprüden geçtikten sonra Abdulbarinin suyun öbür tarafında kaldığını fark edince içim burkuldu, kendimi suyun öbür tarafına nasıl attığımı hatırlamıyorum. Sadece Abdulbariyi sararken göz yaşlarımın yanaklarımdan süzüldüğünü hatırlıyorum.Abdulbari henüz bir yaşında iken annemizi kaybetmiştik. Bende Abdulbarinin yeri başkaydı, diyerek göç yolculuğunda gördükleri eziyetleri ve Abdulbari'ye olan bağlılığını anlatıyordu. Türkiye topraklarına ulaştıklarında önce Bitlis'in Tatvan İlçesinin Küçüksu (Kotum) Sonra Patnos'un Kosa köyüne göçtüler. Abdulbari babası Sofi Mıhemedi tahminen 1920 yılında burada kaybetti. Geçim şartlarının burada elverişli olmaması nedeni ile 1921 yılında önce Muş'un Bulanık İlçesinin Mescitli Köyüne kısa bir süre sonra da Bulanık ilçesinin Kekeli(Kırkgöze) Köyüne göç ettiler. Abdulbari burada büyüdü ve 26 yaşına geldiğinde Mala Şéxé Çiplax ailesinden Mıhoyé Feqi'nin kız kardeşi Hazal ile nişanlandı. Ancak kader Abdulbariye o kadar acımasız davranmıştı ki, 1936 yılının Temmuz ayında düğünlerine az zaman kala Kendi akrabaları ile aralarında cereyan eden müessir bir olay yüzünden attığı bir taşın akrabasının başına isabet etmesi sonucu akrabasının hayatını kaybetmesi ile Kardeşi Abdulbaki,Amcası oğulları Hasan ve Hüseyinle Muş Ceza evine nakledilerek tutuklandılar. ![]() Abdulbari ve Kardeşi Abdulbaki Muş Ceza Evi önünde Abdulbarinin hem Nişanlısı Hazal için hemde çok bağlı olduğu ağabeyi abdulhadi için endişeleri günden güne içine dert olmaya başladı.Çünkü Nişanlısı baba evinde kalmış Abdulhadi ise tek başına kandavası içinde kalmıştı. Çok geçmeden Abdulbari hastalanarak yataklara düştü ve 1939 yılında amansız kanser hastalığına yenik düşerek hayatını ceza evinde kaybetti. Mezarı Muş ilindedir. Abdulbarinin vefatı aileyi derinden yaralamıştı. Kız kardeşi Abdulbari için kendi saç örüklerini kemiş ve ölünceye kadar saklamıştı. ölümünün üzerinden 48 yıl geçmesine rağmen Fatma hergün ağlayıp muradını almadan ölen kardeşinin yasını tutuyordu. Abdulbari hapse giderken Hazal'ın kendisine verdiği Şer'i (Şer:Kadınların başına örttüğü Bir çeşit yazma) kardeşi fatmaya teslim ederken şu mısraları mırıldamıştı: Mın şere standıbu jı bajara Madané Bist penç kurış dayıbu jı bona Reşiyé Şeré bıme badané Delalıya dılemin nızane qedré Şeré gırédane Abdulbari ile nişanlısının evleri karşı karşıyadır. Aralarında küçük köy merası vardır. Abdulbari zaman zaman duvarın üzerine oturup Hazal'ı mer'anın karşı tarafından izlerken Erivan radyosunun Meşhur türkülerinden Wey dıl klamını hep söylermiş. Wey lo lo wey lo lo helo dılo Weylo dılo merumo ezé iro Teyrım wé sıbé jı kula derdara teyreki reşim Ax malin gundino loma lı mın nekin perré mıné weşyane kanadé mın şıkestıne Ez nıkarın lı ser sura Diyarbekiré da bımeşim wey dıl wey dıl Hazal Abdulbari'yi hapisten çıkıncaya kadar bekleyeceğini defalarca çevrersine anlatmıştı. Ancak Abdulbarinin zamansız vefatı ile dünyası bir kez daha yıkıldı. Aylarca yas tuttuktan sonra Hazal'ı Söğütlü köyünden bir'i ile evlendirdiler , ancak bir kaç ay içinde Hazal'da daha fazla dayanamadı ve o da hayata veda etti. Görgü tanıklarının anlattıklarına göre,vefatından dakikalar öncesinde Fatma'nın Abdulbarinin kendisine verdiği Şer'i Hazal'a verdi . Hazal Şer'i yüzüne kapatıp kokladıktan bir müddet sonra arkasından evlat bırakmadan vefat etti. Abdulbari'nin ağabaeyi Abdulhadi 28 Şubat 1965 yılında vefat ederken son nefesinde bile Abdulbarinin Erivan'dan göç ettiği sırada Aras nehrinin öbür tarafında kaldığında kendisine bakışlarını ve gözlerindeki umutsuz bakışlarını hiç unutamadığını söylemişti. Abdulhadi'nin bir şeyi yapıp yapmama konusundaki en dönülmez ve nihai yemini şöyle idi "Bı brina Hefsa Muşé Sond dûxum" yani Muş hapishanesindeki yaraya yemin ederim sözü en büyük yemini idi. Kaynak: 1-Kazım Keklik 2-Z.Rende 3-F.Ayhan UYARI: Bu sitedeki bütün materyallerin her hakkı saklıdır. İzin alınmadan ve kaynak gösterilmeden alıntı yapılamaz ve kopyalamak suretiyle elektronik ortamda kullanılamaz ve kitaplaştırılamaz. Not:Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir. Yazılan yorumlardan www.semskiasireti.com hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz... |
4200 kez okundu |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |