KIZIN KALBİ VE ŞEYTAN Bir sohbet esnasında laf arasında, Şeytanın insanları nasıl yoldan çıkardığı, insanlara ne denli yanlış istikametler çizdirdiği hakkında bir cümle geçince aklıma yıllar önce okuduğum bir hikaye geldi; Hikayede avcının biri av peşinde koşarken birden bire kendini ihtişamlı, kudretli ve görkemli bir dağın eteklerinde bulur, lakin dağdan akşamdan başlayan, insanın kulak zarını gıcıklayan, sinirlerini törpileyen ve sabaha kadar aralıksız devam eden kahkaya sesleri geliyormuş, bu gasvetli ve korkunç kahkaha avcıyı korkuttuğu gibi meraklandırmış ancak sırrını çözememiş derken yoldan geçen ak sakallı birine raslamış ve bu cıvarda yaşadığını öğrenince sormadan edememiş, Allah aşkına söylermisin bu kahkahalar neyin nesi nedir bunun sebebi biliyormusun diye sormuş ihtiyara. Bunun üzerine ihtiyar başlamış anlatmaya; Çok eski zamanlarda bu dağın yani Kaf dağının (Kafkasya) eteklerinde şirinmi şirin bir köy varmış, hele hele bu köyün kızlarının güzelliği, cennet hurilerini bile kıskandıracak, zerafeti, endamı anlatılmakla bitmiyormuş, bu tanrı vergisi güzellikler, aşk destanlarına ilham oluyormuş öyleki bu methiyeler yedi düvele ulaşmış. Bu muteşem güzellikler bütün memleket delikanlılarının başından aklını aldığı gibi, şeytanı da kıskandırıp çileden çıkarmış, iblis günlerce düşündükten sonra aklına kendine has bir fikir gelmiş ve planını uygulamaya koymuş; Öyle yakışıklı bir delikanlı kılığına girmişki, Ne fani nede ruhani hiç bir güzel kızın bu gencin yakışıklılığı karşısında ayakta duracak mecali kalmıyormuş, bakan anında çarpılıyormuş, geçtiği her köyden peşine takılan kızlar kadınlar kendisine ulaşamayınca ya intihar ediyorlarmış yada çıldırıyorlarmış, İşte şeytan bu özellikleri ile geçtiği bir köyün en güzel 4 kız kardeşine musallat olmuş, gerçektende bu kızların güzelliği insan üstü imiş. İlk gün en büyük kızın karşısına geçip, nağmeler okuyarak elindeki sazın teline dokunmaya başlayınca kızın kalbini hapseden bu dokunaklı ve etkili nağmeler delikanlının(Şeytanın) yakışıklılığı ile birleşince kız kendini kaybedip delikanlıya aşık olduktan sonra çıldırarak kaf dağının doruklarından kendini aşağıya atarak ölmüş, ertesi gün 2. kıza kur yapıp onuda aşık ettikten sonra onuda intihar ettirmiş, 3. kızda aynı şekilde kalbi delikanlının (Şeytanın) yakışıklılığı ve ve dokunaklı nağmeleri karşısında dayanamamış ve çıldırarak intihar etmiş, Sıra 4. kıza yani en küçüğüne gelmiş, şeytan başlamış sazın tellerine dokunarak nağmeler okumaya, söylemişde söylemiş ama kızdan çıt yok sabaha kadar şarkılar, nağmeler, güzel ve iltifatlı sözler sarf etmiş ama nafile kızın kalbi bir türlü yumuşamamış, sabah olunca şeytanın elindeki sazın bir teli kopmuş, ikinci gece yine devam etmiş, yine fayda etmemiş, ertesi sabah sazın ikinci telide kopmuş fakat kız hala taş gibi duruyor, derken şeytanın sazının bütün telleri kopuncaya kadar uğraşmış ancak kız bir türlü yumuşamayınca şeytan sinir krizine girerek kendini bu dağa hapsetmiş ve yıllardır orada ağlıyor, Ancak şeytan insanların tersine davrandığı için aslında onun kahkahaları çektiği ızdırap ve göz yaşıdır demiş, Avcı sormuş tekrar; peki kız neden hiç yumuşamamış veya aldırış etmemiş? İhtiyar cevap vermiş; Çünkü kızın kalbi yokuş; ondan bir şey hissetmemiş. Sözü şuraya getirmeye çalıştık, hayatta insanları yoldan çıkarmaya zarar vermeye kadir olan şeytan her zaman kazanacak değilya, her dinsize bir kalpsiz (!) lazım. Memed Amca |